"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

ABD sonrası dünya -3

Ahmet Said Aydil
16 Ağustos 2025, Cumartesi
Geçmişte “ABD Sonrası Dünya” ve “20. Yüzyılı Unutmak” gibi yazılarımızda, Trump döneminin bazı söylem ve eylemleri çerçevesinde, Amerikan dış politikasının olası yönelimlerine dair bazı değerlendirmelerde bulunmuştuk.

O dönemde Trump ve bazı bürokratlarının İran ve Suriye üzerine nisbeten “barışçıl” açıklamaları, İsrail’in Gazze saldırılarını durdurmaya dönük temennileri ve Rusya-Ukrayna savaşını bitirme vaatleri “Cumhuriyetçiler arasında neocon (ABD’nin emperyalist müdahaleciliğini savunan muhafazakâr kanat; genelde İsrail destekçisidir ve savaş yanlısı politika izler) gelenekten farklı biri geldi, bu adam fena değil” gibi iyimser tepkilere yol açmıştı.

Ancak biz bu “yeni” üsluba yazılarımızda bir şerh düşmüştük: “Samimiyetini zaman gösterecek” demiştik. Şimdi bu şerhi gelişmeler ışığında gözden geçirme vakti.

Kısa ve öz maddelerle ilerleyelim:

● Trump yönetiminin bu “iyimser” tonu bir süre devam etti. İsrail’e karşı kamuoyu önünde çıkışlar yapıldı, Gazze hakkında İsrail’in davet edilmediği diplomatik görüşmeler yapıldı. İran’la uzlaşma sinyalleri verildi, Suriye’nin bütünlüğüne dair olumlu cümleler kuruldu. Retorik düzeyde tablo hâlâ umut verici görünüyordu.

● Ancak sahadaki gelişmeler bu söylemlerle çelişmeye başladı. İsrail, Suriye’yi periyodik şekilde bombalamaya koyuldu. ABD yönetimi rahatsızlığını belirtse de bu saldırılar uzun süre devam etti. Sonrasında İsrail, İran’ın başşehrine ve askerî hedeflerine hava saldırıları düzenledi. İran misilleme yaptı, ABD ise İran’ı tehdit etti ve en nihayetinde İran’ın uranyum tesislerini vurdu. Söz konusu “Savaşmayalım” söylemi, kâğıt üstünde kaldı.

● Eş zamanlı olarak Suriye’nin güneyinde, İsrail destekli Dürzî militanlar yerel Arap bedevi nüfusu katletti. Suriye ordusu ilk aşamada müdahale edebiliyor gibi görünse de İsrail’in Şam’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Genelkurmay binasını bombalaması, askerlerin çekilmesine yol açtı. Binlerce Arap bedevî otobüslerle bölgeden çıkarıldı. Suveyda’daki bazı Dürzi aktörler, bağımsızlık ilân ederek Esed rejiminin Tartus güvenlik şefi Şekib Nasr’ı iç güvenlik komutanı olarak atadı. İsrail, bölgeye silah sevkiyatını sürdürmekte.

● Gazze soykırımı ise tüm vahametiyle sürüyor. Trump’ın baştaki söylemlerinden eser kalmadı. ABD nazarında Netanyahu’nun önünde diplomatik sınır bulunmuyor. Eski MOSSAD ve ordu yetkilileri dahi bu politikanın ülke için uzun vadeli zararlar doğurabileceğini söylerken; Trumpçı Cumhuriyet-çiler, diplomatik ve maddî tüm desteklerini arttırmış durumdalar.

Daha yazılacak madde çok elbette ancak çok uzatmadan “Trump ve ekibinin samimi olmadığını zaman ortaya çıkardı” demek doğru olacaktır.

Özetlediğimiz gelişmeler yeni bir dönemin habercisi. Türkiye başta olmak üzere, bölgedeki pek çok ülkeyi önümüzdeki süreçte zor tercihler bekliyor.

Ahir zaman, hepimizi rahat yorum kalıplarının dışına çıkmaya, gerçek tercihler yapmaya zorluyor. Soykırım olağanlaştıkça, çıkar hesabına dayalı siyaset dili yalnızca ahlâkî çöküşü örtmeye yarıyor. İsrail, Gazze’deki soykırımını son aşamaya taşımaya hazırlanırken yaklaşan katliamın izlerini silmek için basın ve sosyal medyada etkili herkesi öldürüyor. Peki, dünya böyleyken hayat nasıl olağan akabilir? Hukuk ve normlar nasıl varlığını sürdürebilir?

Kötü niyetli aktörler artık zorbaca pazarlık eden, gücünü açıkça dayatan bir çizgiye geçti. Uzun vadede birçok ülke hayatta kalmak için yeni arayışlara ve bölgesel ittifaklara girmek zorunda.

Ama hâlâ özellikle AB’de, ABD’nin gölgesinde yaşamaya alışmış muktedirler söz konusu.  ABD’ye bel bağlayıp kendi siyasetini ve ekonomisini belirleyemeyenleri sömürge kaderi bekliyor.

Okunma Sayısı: 1764
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Necdet Pehlivan

    16.8.2025 20:47:40

    Birbirine benzeyen ağaçları iyi tanımak için meyvelerini görmek lâzım geldiği gibi, ülke yöneticileri hakkında objektif yorumlarda bulunmak için, acaleci ve hissi olmaksızın,icraatlarının izini sürmek gerekiyor. Anlık, göstermelik, yapmacık söz ve fiiler, çoğu kez yorumcuları açığa ve yanılgılara düşürüyor. Bu yazınızdaki dikkatli ve hakperest değerlendirmeleriniz takdire şâyandır. Tebrik eder, böylesi objektif, isabetli yazılarınızın devamını diliyorum

  • Eda Gül Beyaz

    16.8.2025 17:29:50

    Süreç odaklı bir değerlendirme olmuş. Somut verilerden hareketle yapılan değerlendirmelerin objektif olguya çok daha yakın olduğunu düşünüyorum. Gazetemizde özellikle Şükrü Bulut ağabey tarafından dile getirilen, küresel dinsizlik komitesine karşı "süperman tramp" algısının da çöktüğünü görüyoruz. Ahmet Sait Aydil gibi bağımsız yazarların ürünlerini okumak değerli. Teşekkür ederim.

  • S.topuz

    16.8.2025 15:48:37

    ..."İşte böyle bir sırada,o cere yan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda,Hazret-i İsa Aley hisselâm'ın şahsiyet-i mane viyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasın dan nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi edecek, hurafat tan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşe cek; manen Hristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılab edecek tir. Ve Kur'ana iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı manevîsi tâbi' ve İslâmiyet metbu' makamın da kalacak; din-i hak bu iltihak neticesinde azîmbir kuvvet bu lacaktır. Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlub olan İsevîlik ve İslâmiyet itti had neticesinde, dinsizlik cere yanına galebe edip dağıtacak istidadında iken; âlem-i sema vatta cism-i beşerîsiyle bulu nan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şey'in va'dine istinad ederek habervermiştir. Madem haber vermiş, haktır;..."RN

  • S.topuz

    16.8.2025 15:36:16

    ..."Allah'ı inkâr eden o cereyan efradları, birer küçük Nemrud hükmünde nefislerine birer ru-bubiyet verir.Ve onların başına geçen en büyükleri, ispirtizma ve manyetizmanın hâdisatı nev'inden müdhiş hârikalara mazhar olan Deccal ise; daha ileri gidip, cebbarane surî hü-kûmetini bir nevi rububiyet ta-savvur edip uluhiyetini ilân e-der. Bir sineğe mağlub olan ve bir sineğin kanadını bile icad edemeyen âciz bir insanın uluhiyet dava etmesi, ne dere-ce ahmakçasına bir maskara-lık olduğu malûmdur.İşte böy-le bir sırada,o cereyan pek kuv vetli göründüğü birzamanda, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın şahsiyet-i maneviyesinden i baret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlahiyenin semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hristiyanlık dini o hakikata karşı tasaffi e decek, hurafattan ve tahrifat tan sıyrılacak, hakaik-i İslâm-iye ile birleşecek; manen Hris tiyanlık bir nevi İslâmiyete in kılab edecektir."...

  • Mehmet

    16.8.2025 12:55:58

    Özellikle AB’de (1,nci Avrupa) İngiltere’nin himayesinde (neocon -neoliberal küresel marksist çete) hakimiyeti altında kalmaktansa o zinciri kırıp kendi siyasi demokrasisine ve ekonomisine öz değerlerine sahip çıkarak asli vazifesini yerine getirirse dünya demokrasilerine ve barışına (özellikle Türkiye’nin demokratikleşmesine ) büyük hizmetleri olacaktır.

  • A. Kılıç

    16.8.2025 10:35:28

    Maşallah güzel bir analiz özeti olmuş. Tebrik ederim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı