Tesanüd, yalnızca dinî meseler için söz konusu değildir.
Maddî-manevî, ilmî, fikrî boyutları vardır. Sened kökünden türeyen tesânüd sözlükte, “dayanmak, yaslanmak, istinâd, dayanışma” demektir. Istılahî, anlamı ise, “Toplumu oluşturan fertlerin birbiriyle dayanışma ve yardımlaşma içinde olmasını, (...) ifade eden ahlâk terimidir.”1 (Istılah: “Bir ilim veya sanat dalı mensuplarınca özel ve özgün anlam yüklenen kelime ve terkib, terim” demektir.)
Tesanüd dersini yabanî kazlardan ve kubbeli yapılarda omuz omuza veren taşlardan da alabiliriz! Göç sırasındaki düzenli uçuşlarıyla verdikleri muhteşem tesanüd, ittihat, ittifak, birlik, yardımlaşma dersi bizi hayretten hayrete sevk edecek çaptadır: “V” şeklinde uçarak birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş menzillerini yüzde 70 oranında uzatırlar. Yani, tek başına gidebilecekleri yolu grup halinde neredeyse ikiye katlar. “V” grubunun başında uçan kaz, hava akımından faydalanmaz, diğerlerine nispetle daha çabuk yorulur. En arkaya geçer ve hemen ardındaki öncü olur. Sürekli tekrarlanan bu dönüşümle her kaz, grubun her kademesinde vazife alır. Grupta bir kaz hastalanır veya avcı tarafından vurulup düşerse yardım için gruptan ikisi onun yanına gider. Tekrar uçana veya ölümüne dek başında beklerler.
“Uçan kazlar cemaat olmuş, onlar kadar olamadık!” diye hayıflanma yerine, “Allah’ın ipine hep birlikte sımsıkı sarılın!”2 ayetine kulak verip bu müthiş gücün sırrını yakalamalı. Aciz bir iğne ustası yalnız başına günde üç; 10’u tesanüd ile teşrik-i mesai etse, iş bölümü yapsa her birisi 300 iğne üretir! Fikir, ilim, teknolojide de tesanüd böyledir.
Zira, insan sosyal ve “çok âciz ve çok zayıf ve çok fakir, maddî-manevî çok ihtiyaçlı” bir varlıktır. “En müntehap (seçkin) şeyleri ister, en güzel şeylere meyleder, ziynetli şeyleri arzu eder, insaniyete lâyık bir maişet ve bir şerefle yaşamak ister. Şu meyillerin iktizası üzerine, yiyecek, giyecek ve sair hacetlerini istediği gibi, güzel bir şekilde tedarikinde çok san’atlara ihtiyacı vardır. O san’atlara vukufu olmadığından, ebna-yı cinsiyle teşrik-i mesai etmeye (iş birliğine) mecbur olur, ki herbirisi, semere-i sa’yiyle arkadaşına mübadele suretiyle yardımda bulunsun ve bu sayede ihtiyaçlarını tesviye edebilsinler.3
Maddî-manevî meseleleriyle ilgilenilmeyen fertler tesanüd halkasına katılabilir mi?
Dipnotlar:
1- https://islamansiklopedisi.org.tr/tesanud; 2-Âl-i İmrân Suresi 103.; 3-İşâratü’l-İ’câz, Enst./inter, s. 141.