Üzülüyorum.
Binlerce öğrencim oldu. Özel okul, dersaneler ve en çok devlet okullarında…
Çok zeki öğrencilerin olduğu sınıflarda ders anlatmanın keyfini bilenler bilir.
Konuşurken yepyeni kelimeler düşer dilinize. Konuştukça açılır; açıldıkça konuşursunuz.
Kendinizi dinlemekten kendinizi alamazsınız. Çünkü dağlara seslenmek gibidir alıcıların güçlü olduğu yerlerde seslenmek, sözlenmek. Sesiniz yankıyla gelir dolar kulaklarınıza.
Çocukluğumuzda az mı çığlıklar attık öyle! Kuyulara şarkılar mı söylemedik!
Ah, yankılaşmak ve yakınlaşmak ah!
Ama gel gör ki zekiler ya yurt dışına gidiyor ya da mesleği dışında bir işte buluyorlar kendilerini.
Ve bu nadir öğrenciler milletine hizmete fırsat bulamadan hasretler içinde özlemlerini yerine getirememenin acısıyla baş başa kalıyorlar.
Çözüm?
Liyakatin; torpilin önüne geçmesinde… Hak eden hak yerde hakkı, hakikati dillendirecek. Hakkın hatırının olmadığı yerde hiçbir kişinin, milletin hatırı olur mu!
Bu acıyı hakkı elinden alınmış en iyi bilenlerden biri olarak yazıyorum.
Yazılı ve sözlü imtihanı geçtikten sonra -bir üniversiteye hoca olacakken- arada birilerinin çelmesine takılıp kaldığımı demeyim mi!
(Yunus geldi yanıma: “Sevdiğimi demez isem;/Sevmek derdi boğar beni.” Dertlerimizi anlat(a)mazsak da aynı…)
Bu, birine yapıldığına göre, daha kimlere yapılmaktadır; bilinsin de ona göre torpilden bir ân önce vazgeçilsin. (Çok safça bir çözüm teklifi ama ülkem bilsin istedim.)
İnadına “Kendi Gökkubbemiz” altında icraa-i faaliyette bulunacağım, diyen 313 kişi yeter de artar.
Haa; beş, on vekil maaş almıyorum arkadaş; hizmet için burdayım, desin; bu ayrı bir ses getirir.
Çıkış yolu çok da… Niyet/nüve/çekirdek var mı?! Bugünden itibaren bir şeyler yapılmalı…
Çıkışa bir yol bulamayacaksak aynaya bir bakmamız ve diplomalarımızı yırtmamız gerekiyor! Herkese söylüyorum: İşi yokuşa sürmenin izahını yapamazsınız! Aklımızı, kalbimizi yan yana getirelim hele!
Ümitsizlik insana yakışmaz. Bi' çıkış yolu vardır. Geçer bugünler de geçer. Birikmiş faturaları ödüyoruz. Cehaletimizin, tembelliğimizin, aklımızı kalbimizi ona buna satmışlığımızın karşılığı bunlar. Kendini bi' tanı; bak ki nasıl tanınacaksın. Unutmadan: "Kıştan sonraki mevsimin adı bahardır."