Hürriyet... Bütün yollar oradan geçer. İnsan onun olduğu yerde insandır. Ressamın fırçası daha bir renk renk onunla güler.
*
Geçit taksimi:
Hayatın bestesini duymadan; ölüm, “nota”sını vermiş olmasın!
*
Kitap:
İnsanlar ikiye ayrılır: Kitap okuyanlar, kitaba el sürmeyenler. Sonrası... sonraki mesele...
*
İnsanlıksız:
Bak! Hürriyetin başına bir iş gelirse; ikimizin de hayatı tehlikeye girer. Onun olmadığı yerde ot bitmez, kuşlar suskun, insanlığın yüzü solgun... Onsuzluk insansızlığın ta kendisi...
*
Cömert ve cimri:
Cömert parasını harcar; cimri kendini...
*
Ekmek ve hürriyet:
Nicedir tercihimiz ekmek... Netice ne ekmek ne hürriyet...
*
Vapur yolculuğu:
Üsküdar-Eminönü arası...
Rüzgâr, martılar, minareler...
Daha ne olası!
*
Yol:
Yol arayıp duruyorsun.
Soruyorsun ona buna.
İçindeki yola çık-mıyorsun!
*
Hatırlamak:
Çok uzaklara gittin.
Kan ter içindesin.
Artık dön kendine!
*
Sonbahar:
İkindi akşama dönüyor.
Ölüyor kocayan gün.
Bu son-bahar ben miyim!
*
Fotoğraf:
Eski fotoğraflara bakıyorum.
Şurada çocukluğum...
Burada gençliğim...
Solgun ve tozlu zamanlar savruluyor.
Pusulasız bir gemi gibi...
Ah, bir yer... tutunacak...
Hayat kısa; duâlar uzun...
Şükür; selâmı var Sonsuz’un.
*
Aşı:
Hürriyet aşısı gelmeden; esaret hastalığı bitmez.
*
Beyin göçü:
184 bin beyin...
Bağrına taş basa basa...
Göçüp gitmiş, ha!
Beni gurbette bırakıp...
*
Bir iz-m [daha:]
Nerdesin normalizm?!...
*
Ş-aşı/rtmaca:
Bunca hasta-lık varken... niye sadece korona?! Kanser, koronanın katın katı... Rakamların “matematik” kıymeti yok mu(!) Yoksulluk az hastalık mı! Bunlara bir çareniz yok mu? Bu öteki hastalıklar bitti de haberimiz mi yok! Tuhaf şeyler... diyerek işi tegafüle vurayım!
*
Şair:
Şairlerin sustuğu ülkede, incelikler alır başını gider.
*
S-inmek:
Eşitliğin, şefkatin, hürmetin olmadığı yerde hürriyet de olmaz, demokrasi de... Hak, hukuk, adalet topluma s-inmezse; toplum s-iner.
*
Fotoğrafa bakmak:
Böyle böyle ânlardan birikir hayat.
İster poz ver ister verme;
Çekiliriz dur-ma-dan!
*
Sakin:
Ey dünya sakinleri! Sakin olun biraz!
*
Ç-öp:
Çöp ithalatı diye bir ticaret... Dünyanın çöpünü buraya getirmenin ülkeyi çöplüğe çevirmekten başka bir adı olabilir mi! Elin çerinden çöpüne bize ne; nereye s-atarlarsa s/atsınlar. Ç-öp ithalatı, ha!
*
Telâşe:
Bir telâşe verdiler adımlarımıza; sorma!
Vakit kalmıyor yaşamaya!
*
Heybemdekiler:
Hastalanınca, güçten düşünce, parasız pulsuz kalınca...
Sözün geçmeyince, kurt kocayınca...
Eh, anladıysan misafir olduğunu...
Sınırlarının olduğunu...
Ve son pişmanlıksa bu...
Kim olursan ol âciz ve fakir olduğunu bildin ya biraz...
Henüz çıkmadık canınlaysan...
Neyse... aradan çıkayım ben;
Sen “bilirsin” kendini!
Bir şeyler diyecektim; vazgeçtim.
Ben de aynalara muhtacım...
Karşıma aldım kendimi;
Heybemde lüzumsuz yükler...
At at bitmiyor.