Ecdâd (tekili: cedd), babalar, büyük babalar, dedeler; atalar. Yani, önceden gelen aynı soyun büyüğü.
Bilmemekle, bilineni ketm etmek; gerçekleri gizlemek birbirinin tam tersi.
Büyükleri bilmek, geçmişine değer vermek, ecdadına sahip çıkmak, kendini bilmek; esasen, kimliğine değer vermek demektir.
Çünkü biz, duvar kovuğundan çıkmadık; gökten zembille de inmedik.
Bugünlere gelmemize basamak bir dünümüz var; düne dair, iz bırakmış günümüz var.
Ecdadın, nakış nakış dokuduğu, tarih olmuş mâzi var!
Hâl böyle olunca: Merhum Mehmet Âkif’in, “Sahipsiz memleketin batması haktır; / Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır” beytinde de ifade edildiği gibi, üzerinde yaşadığımız bu vatana; bu vatan topraklarında yaşayanlara aidiyetin, sahibiyetin önemini idrak etmek, bir cihette, bu milletin fertlerine bir borçtur.
Elbette ki, kendini, bu milletten görenlere…
Bu cümleden olarak, Osmanlıyı, yani ecdâdı anlamak; onların mirasına sahip olmak hem bir vefâ, hem bir bekâ umdesi.
Zira onlardan bu günlere tevarüs eden tecrübeler, gelenekler, âdetler bizlere bir mihmandar. Diğer bir ifade edişle, onlar yolumuza yön, istikbalimize istikamet veren kilometre taşları. Ve dahi bayrağımızın îlâsı, dinimizin ihyâsı için fedâ-yı can değerlerimiz, değerlilerimizdir onlar.
Onlara ahfâd olmak, onların yolunda olmakla olur.
Ey nesl-i hazır!
Öyle ise, sen de ol!
Bir atasözümüzde, “Asıl azmaz, bal kokmaz; kokarsa, tereyağı kokar. Onun da aslı, ayrandır” denmektedir.
Ne olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini bilen bir insan, kolay kolay ecdadına hor bakmaz. Çünkü bilir ki, İslâm’ın temel gayesi, insanların dünya ve ahiret saadetini temin etmektir. Cenab-ı Hakk’ın yeryüzündeki halifesi olan insan, insana saygının, hürmetin dinî bir vecibe, ahlâkî bir değer olduğunu bilir.
Rabbimizin insana bahşettiği beşerî meziyetlerden önde geleni saygı ve merhamet değil mi? İnsan ancak bu ulvî duygular ile mutlu olabilir, huzur duyabilir.
Büyüklere saygı, bir eğitim ve kültür işidir.
Âdemoğlu, ne ektiyse onu biçer.
Yani, ecdadına saygı duyan, bahçesini, helâl suyla sulayan; bu güzel duygularla mücehhez, ahlâk sahibi nesiller hasat eder; aksi hâlde, zarar eder.
Bu, ister toplum ölçeğinde, ister tarih sayfasında olsun, akıbeti böyledir.
Velhâsıl:
O günküler cefâ çekmiş; bize ise, vefâ düşer.
Sahip olmak, sahipsiz kalmamak adına…