"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sabır, sürurun anahtarıdır

Ali Rıza AYDIN
23 Temmuz 2020, Perşembe
Müdavimlerimizden bir okuyucumuzun bize ifade ettiği sıkıntılarını önemli buldum ve birçok ailede yaşanması muhtemel olduğunu düşünerek, oturdum, ona ve onun şahsında, böylesi sıkıntılara maruz bulunanlara şöyle bir cevap yazdım:

Yazınızı okudum ve üzerinde düşündüm.

Kader seni bu insanla karşılaştırmış ve eş olmuşsunuz birbirinize.

İlâhî takdir böyleymiş.

Buna göre, o adam senin eşin, çocuklarının da babası. Kayınbaban da, onun babası. Bir defa, bu gerçeği göz ardı etmemek gerekir.

Hânelerde huzurun inşası ve devamı için, eşlerin birbirlerine olan muhabbeti kadar, onların muhabbet ettiklerine de muhabbet etmeleri; en azından, saygı duymaları lâzım.

Sadece haklı olmak, her zaman iş görmüyor. Haklı olmak kadar, hakperest olmakta gerekiyor.

Bu gibi aile içi sorunlara, maalesef, pek çok ailede rastlanıyor. Hatta aile büyükleri “sorun” hâline gelebiliyor, bâzen. Yapılacak şey, onlara “boş vermek” değil; hoş görüp, koz vermemek, dillerine düşmemek. Bu davranış biçimi, riyakârlık manasına gelmez.

Sen, birinci derecede, evindeki insana yakınlaş ve saadetini; saadet değilse bile, huzurunu idame ettir. Eğer seni yanlışa, kötülüğe; özellikle Allah’ın emirlerinin dışına itmiyor, buna zorlamıyorsa; onun şahsiyet problemine takılmadan, onun girilecek bir kapısını bularak gir ve yuvanı ayakta tutmaya çalış.

Aksi hâlde, “üzümün çöpü, armudun sapı” mantığı, problemi arttırır.

Bediüzzaman, “Bir göz hatırı için çok gözler sevilir” 1 diyor.

Değil bir göz hatırını, çocuklarının güzel gözlerinin hatırı, birkaç gözü sevmeye, saymaya değmez mi?

Lokman Hekim, “İki şeyi unutma, iki şeyi de unut: Allah’ı ve ahireti unutma; yaptığın iyiliği ve gördüğün kötülü de unut” diyor.

Meseleye senin gözünle bakıyorum ve seni anlıyorum.

Elbette ki kadın, sadece evini çekip çeviren, çocuklarına yediren-giydiren ve eşi istediğinde, döşeğini seren bir insan tiplemesinden ibaret değildir.

Bütün bunlar var ve emir olmasının yanında kadının da bir dünyası, onun da bir hülyası var. Kadın da, elbette lâyık olduğu yere konulmayı bekler.

Her vesileyle nazara verilen şu âyeti, burada da, hatırlamakta fayda var:

Rabbimiz, “Ey iman edenler! Sabredin” 2 buyuruyor.

Rehberimiz, gönüller sultanı Peygamber Efendimiz (asm) ise, “Sabır, kurtuluş ve sürurun anahtarıdır” 3 hadisiyle de, bize, emin bir çıkış yolunun “sabır” olduğunu, teyiden ifade etmektedir.

Bütün bunları, nasihat kabilinden size yazmak, benim için pek kolay olmadı. Ama bu husustaki doğruları, evirip çevirmeden yazmam gerekir diye düşündüm.

Çünkü:

Bildiğiniz üzere, Risale-i Nur’da, “Hakk’ın hatırı âlidir, hiçbir hatıra feda olunmaz” 4 deniyor.

Duâmız, huzur ve mutluluğunuzun daim olmasıdır.

Dipnotlar:

1. Said Nursî, Mektubat, 255. 2. Âl-i İmran Sûresi, 200. 3. Keşfü’l-Hafâ, 2: 21. 4. Said Nursî, Hutbe-i Şamiye, 104.

Okunma Sayısı: 1740
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı