Burası bir ev olur, mahalle olur veya bir şehir olur, farketmez. Hatta yüksek yerlerin insanın zekası ve maneviyatında olumlu katkıları olduğu söylenir. Onun için eskiden beri mabedlerin, medreselerin yüksek yerlerde kurulduğu bilinir. Mekânın yeri önemli olduğu gibi yapının iç dizaynı, dışarıyla olan irtibatı da önemlidir. Eskiden kapılar ‘hayat’ denen yerlere açılırdı. Burası yüksek duvarlı, büyükçe bir avlu olurdu. Oranın etrafında küçük havuz, çeşme, kiler, mutfak ve eve çıkan merdivenler olurdu. Bir ailenin her işini rahatça yapabileceği, mahremden koruyan bir konumda idi. Şimdilerde ise sefer tası gibi üstüste binmiş binalar, öksürsen birbirinin sesini duyacak konumdaki evler, yuvalar... Bir köyü, bir mahalleyi, tek bir kapıya mahkum eden apartmanlar... Ne yazıkki çarpık şehirleşmeler bizleri böyle evlerde oturmaya mecbur ediyor. Ama bizlere düşen bu olumsuzluklar içinde olumlu yönlerimizi geliştirip mekânlarımızı yaşanır hale getirmek, hatta cazip hale getirmek. Bu amaçla 3 hafta önce Antalya cemaati olarak bir çalışmaya imza attık. Dersanemizdeki çocuk odasını dizayn edip çocuklara güzel bir ortam hazırlamaya karar verdik. Çünkü anneler çocukları dersaneye getirmeye zorlanıyordu. 

Çocukların ev ortamının daha rahat olması, oyuncaklarının daha güzel olması onlara evlerini tercih ettiriyordu. Çocuklu anneler, genç kardeşlerimiz emekleriyle gerek boyama, gerek maddi destekle, gerek alışverişleriyle, maddi manevi desteklerle çok güzel bir çocuk odası oluşturuldu Allah’ın izniyle. Bunda Ramazan öncesi olmasının da rolü büyük oldu. Açılışımızda salavatlar, vecizeler, günün anlamıyla ilgili konuşmalar yapıldı. Çocuklar evlerindeki oyuncaklardan daha güzellerini burada hep beraber oynamanın mutluluğunu yaşadılar. Oradan çıkmak istemediler. Kesilen Ramazan pastası da ayrı bir renk kattı.

Dedik ya mekânların insan üstünde tesiri büyük diye. Biz bunu dersanemizde çocuklardaki değişimle yaşadık. Bizler anneler olarak dersanelerimizi, evlerimizi temiz, bakımlı, çocuklarımızın rahatça kullanacağı alanlar haline getirebiliriz. Üstadımızın 24. Lem’a’da belirttiği gibi (sizin hanenizdeki masum evlatlarınızla masumane sohbet, yüzer sinemadan daha ziyade zevklidir) tavsiyesine uyup onlara gerek davranışlarımızla gerek dersanelerimizdeki güzel yaklaşımlı derslerimizle Risale-i Nurları sevdirelim inşallah.

Bundan sonraki hedefimiz vakıf binamızdaki iftar programlarımızda onlara ezan duası, sofra duası, çeşitli vecizeler okutup, küçük küçük hediyelerle Ramazan’a dair akıllarında güzel anılar kalmasını sağlamak. Allah muvaffak etsin inşallah.