Azerbaycan’ın, Karabağ zaferi taşları yerinden oynattı.
Özellikle Ermenistan, bugüne kadar Rusya’nın sarsılmaz dostu ve eskinin Varşova Paktı’nın savunucusu iken, bugün yüzünü Avrupa’ya çeviriyor. Ukrayna’nın başına gelenlerin kendi başlarına gelmelerinden korkuyorlar. Erivan yönetimi bu yüzden Rusya’nın hamiliğinden ziyade Avrupa’nın hamiliğini hedefliyor. Özellikle Paşinyan hükümeti 1999’da meclise sevk edilen ve o günden beri sümenaltında bekletilen Uluslararası Roma Statüsüne evet oyu vermesi bunu gösteriyor. Bu gelişmeyi de Paşinya’nın tutumu belirledi.
Roma Statüsü 1998 yılında Birleşmiş Milletler Konferansı’nın İtalya’nın başkenti Roma’da karara bağladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Kuruluş Statüsü’dür. Bunun Ermenistan Meclisinde kabul edilmesi, Rusya ile yıllardır süregelen birlikteliğe de noktayı koymak olarak anlaşıldı. Rusya ile ilişkilerde sıkıntı oluşturacaktı ve öyle de oldu. Roma Statüsü, Rusya Devlet Başkanı Putin’i Rusya-Ukrayna savaşının suçlusu olarak görüp, bu statüye imza koyan herhangi bir ülkeye girdiğinde yakalanmasına onay veriyor. Bu da yıllarca arkasını kollayan Putin’in Ermenistan topraklarına ayak bastığında tutuklanması demek. Putin, Erivan’ın bu çıkışını Karabağ’da Ermenistan’ın arkasında durmayarak gösterdi.
Bunun sonucunda da 26 Eylül’de Azerbaycan’ın Anti Terör Uygulaması adı altındaki Karabağ zaferi geldi. Putin’i adeta suçlu gören Erivan hükümeti gelişme sonrası Putin’den öç alma yaklaşımı içine girdiler. Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya göz kırpmaya başladılar. Fransa önderliğinde Erivan’ın ve Paşinya’nın hamisi kesildiler. Fransa dış işleri bakanı Catherine Colonna, Erivan’ı ziyareti sırasında Ağrı Dağı’nın Ermenistan’ın bir parçası olarak gördüğünü ifade etmesi, ülkesine döndüğünde Erivan’a her türlü askerî yardım yapacağını deklare etmesi bunlardan bir kaçı. Bu, Kafkasya’da yeni savaş çığırtkanlığı anlamı taşıyor. Bu da yetmedi, kazanılan Karabağ topraklarını İspanya’da (Fransa, Almanya, AB, Ermenistan, İspanya ve Azerbaycan) masa başında Azerilerin elinden alma planlarını devreye soktular. Aliyev ise burada ciddi bir diplomatik manevra ile Türkiye de masada olacak kartını açtı. “Olmaz ise katılmam”, diyerek masadan uzaklaştı.
Yakın gelecekte Kafkasya’da hamisiz kalan Erivan yönetimi NATO ve AB’ye yönünü tamamen dönebilir. Fransa bunu körüklüyor ve ayrıca da sinsi planlar peşinde. Karabağ zaferinin ardında Türkiye’yi görüyor ve Afrika’da sömürdüğü devletlerden (Nijer, Mali, Burkina Faso gibi) kovuluyor olmasını da Türkiye’ye bağlıyorlar. Askerlerini ve elçilerini geri çekiyorlar. Afrika’nın yer altı ve yer üstü kaynaklarını, zenginliklerini artık Fransa’ya götüremeyecekler. Afrika uyanıyor. Bu ülkeler bir bir Fransa’yı kendi ülkelerinden kovdular. Diplomatik olarak da bir şey yapamayan Fransa, öcünü Türkiye’den çıkarmak istiyor ve bu yüzden Erivan’a destek veriyor. Erivan hükümetini şimdilik kullanıyor. Yaklaşık 20 yıldan beri Afrika’ya yardım eden Türkiye’den pek hoşnut değiller. Afrikalıların gözlerinin açılmasını içerliyorlar. Özellikle VOMA adlı terör örgütü Fransa’da konuşlanmış durumda. Bu, Türkiye açısından ve Kafkaslarda hakimiyet noktasından önemli. Ayrıca açılmak istenen Zengizur koridoru da İran, Ermenistan, Azerbaycan, Nahcıvan ve Türkiye’nin kazan kazan koridoru olma yolunda. Fransa yakın zamanda Afrika’dan kovulmasına ve Erivan’ın Karabağ’ı kaybetmesine yönelik Türkiye’yi sorumlu tutup, bazı değişimlere gebe olabilir. Bunu bekleyerek göreceğiz. Ama iyi günler bizi beklemiyor sanki.