Geçen hafta patlak veren Kazakistan’daki olaylar hala devam ediyor. Kazakistan hükümeti bir hafta süren olayların bilânçosunu şu şekilde açıkladı: 164 can kaybı yaşanırken, 5800 gözaltı var. Hala gözaltı haberleri söz konusu.
Bunun yanında en önemli gelişme, 2500 Rus askerinin stratejik yerlere konuşlanması. Hatırlarsanız ilk yazımızda ABD ve Rusya tarafından, iki gözlükle olaylara bakmaya çalışmıştık. İlerleyen zamanlar şunu gösterdi ki bu olayın arkasında iyi planlanmış bir Putin stratejisi var. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Rus askerlerinin Kazakistan’da olmalarını hâlâ anlamadığından bahsedince, bu projenin Putin’in projesi olduğu akla daha yatkın geliyor. Kolektif güvenlik anlaşması örgütüne dayanarak Rusya asker gönderiyor, bunu da yeniden hatırlatalım. (KGAÖ). Ayrıca
1- Kırım’ın ilhakını Kazakların tanıması,
2- Rusça’nın yeniden ikinci Resmî dil olması,
3- Rusya’ya Kazak bölgesinde askerî üslerin verilmesi,
4- Rus azınlık haklarının yeniden gözden geçirilmesi,
Putin Kazaklara asker göndermeyi bu şartlara bağladı. Bu şartların hangisine ya da hangilerine Kazak tarafından evet dendi bilmiyoruz. Kazakistan aynı zamanda Özbekistan’a, Kırgızistan’a ve Çin’e sınırları olan bir ülke. Rusya bu güney sınırını yukarıda belirttiğim şartları öne sürerek askerî yardımı devam ettirerek, aynı zamanda SSCB’den ayrılan Türki devletlere de dolaylı olarak ulaşmanın yolunu bulmuş olabilir. Kırgız Cumhurbaşkanı Kasım Tokayev’in Putin’le ne konuştuğunu bilmiyoruz, ama dayatılan maddelere bakılınca diplomasi dilinde Rusya için, hayli kazançlı bir alış veriş olduğu görülmekte.
Ayrıca ayaklanmaya katılanların terörist ilân edilerek sorgusuz bir şekilde, uyarı yapmadan ateş açın, emri çıkması işin başka bir yönü. Bu olaylar nasıl başladı hafızalarımızı tekrar yoklayalım, akaryakıta gelen zamların olayların fitilini ateşlediği söyleniyor, bilinen o. Ama gelişmeler gösterdi ki ciddî bir diplomatik proje var. Türkiye ise özellikle dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Kazakistan’daki olayları takip ettiğini temenni olarak da, bir an önce Kazakistan’ın barışa kavuşmasını istediğini ifade etmiş durumda. Çavuşoğlu barışın bir an önce Kazakistan’a gelmesini istediklerini söylüyor. Bununla birlikte olaylara çok daha geniş bakılması gerektiğini düşünüyorum. İşin içinde NATO, Avrupa Birliği ve Bölgenin SSCB’den kopmuş Türki devletleri var. Türk Diplomasisinin daha geniş perspektifle aktif rol almasını bekliyorum. Kazakistan’la en uzun sınır komşuluğu olan Rusya’nın gelecekte (Putin’in) hayali eski SSCB, bu ilk hamle mi? Bekleyelim görelim. Gidişat bize ne söyleyecek?