"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Abdurrahman (Nursî) hakkında (1)

Cevat ÇAKIR
19 Eylül 2021, Pazar
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri İhtiyarlar Risalesi’nde, esaretten geldikten sonra İstanbul Çamlıca’da çok sevdiği biraderzadesi Abdurrahmanla beraber oturduğundan ve Abrurrahmanın özelliklerinden şu şekilde bahsediyor:

”Nurun birinci şakirdi ve kahramanı olan merhum Abrurrahman.” 1 “Mevkice İstanbul’un en güzel yeri olan Çamlıca’da oturuyordum. Her şeyim mükemmeldi. Merhum biraderzadem Abdurrahman gibi gayet zeki, fedakâr, hem bir talebe, hem hizmetkâr, hem kâtip, hem evlâd-ı maneviyem beraberdi.” 2

Aynı Risalenin onikinci Ricasında Barla’da iken Abdurrahman’ı asla unutamadığını ve onun ölüm haberini aldığındaki üzüntüsünü şu şekilde anlatıyor: “Vatanımı, ahbabımı, akarribimi unutabiliyordum. Fakat, va hasreta, birisini unutamıyordum. O da hem biraderzadem, hem manevî evlâdım, hem fedakâr talebem, hem de cesur bir arkadaşım olan merhum Abdurrahman idi.

Devamında Abdurrahman’dan aldığı bir mektuptan sanraki düşüncelerini şöyle aktarıyor: “O mektup bana, dünyaya karşı bir ümit verdi. Deha derecesinde zekâya malik ve hakikî evlâdın çok fevkinde bir sadâkat ve irtibatla bana hizmet edecek böyle cesur bir talebemi buldum diye o işkenceli esareti, o kimsesizliği, o gurbeti, o ihtiyarlığı unuttum.” 3

Ve ölüm haberini aldıktan sonraki haleti ruhiyesi: “Bir iki ay sonra Abdurrahman vasıtasıyla yine mes’udane bir hayat-ı dünyeviye geçirmek tasavvurunda iken, va hasreta, birden onun vefat haberini aldım. Bu haber beni o derece sarstı ki, beş senedir, daha o tesir altındayım. O vakit bulunduğum işkenceli esaret ve yalnızlık ve gurbet ve ihtiyarlık ve hastalığım, on derece onların fevkinde bana bir rikkat, bir hüzün verdi. Benim merhume validemin vefatıyla hususî dünyamın yarısı, onun vefatıyla vefat etmiş diyordum. Abdurrahman’ın vefatıyla da, kalan öteki yarı dünyam da vefat etti gördüm.” 4

Üstad Hazretleri aynı bölümde Abdurrahman’dan şu şekilde bahsediyor: “Sonra tebeyyün etti ki, Risale-i Nur hizmetinde ve benden sonra hayrü’l-halef olarak, bir varis-i hakikî vazifesini tam yerine getirecek olan Abdurranman.” Şuâlar’da da, Zubeyir ve Ceylan’ın Abdurrahman’ın yerine kendisine verildiğini söylüyor. 5 

Üstad Hazretleri Şuâlar’daki bir mektubunda Abdurrahman da bulunan özelliklerden şu şekilde bahsediyor: “Aziz, sıddık kardeşlerim, İki üç defadır ehemmiyetli bir hâlet-i ruhiye bana ârız oluyor. Aynı otuz sene evvel İstanbul’da beni Yûşâ Dağı’na çıkarıp İstanbul’un, Dârü’l-Hikmetin cazibedar hayat-ı içtimaiyesini bıraktırıp, hattâ İstanbul’da bulunan Nurun birinci şakirdi ve kahramanı olan merhum Abdurrahman’ı dahi zarurî hizmetimi görmek için de yanıma almaya müsaade etmeyen ve Yeni Said mahiyetini gösteren acîp inkılâbât-ı ruhînin bir misli, şimdi mukaddematı bende başlamış.” 6

Üstad Hazretleri Kastamonu Lâhikası’ndaki mektubun başında yazdığı İhtiyarlar Risalesi’ndeki ümidimi ve Müdafaat Risalesi’ndeki iddiamı sizinle tasdik ettirdi ifadesiyle ilgili olarak On İkinci Ricada şunları söylemiş: “Sonra tebeyyün ki, Risale-i nur hizmetinde ve benden sonra hayrü’l halef olarak, bir varisi hakikî ve vazifesini tam yerine getirecek olan Abdurrahman yerine, Cenab-ı Hak Mustafa’yı nümune olarak göndermiştir ki, “Senden bir Abdurrahman aldım; mukabilinde, bu gördüğün Mustafa gibi otuz Abdurrahman, o vazife-i diniyede sana hem talebe, hem biraderzade, hem evlâd-ı manevî, hem kardeş, hem fedakâr arkadaş vereceğim.”

“Sizinle otuz bine mukabil gelen otuz Abdurrahman’ı, belki yüz otuz, belki bin yüz otuz Abdurrahman’ı Risaletü’n-Nur’a ihsan etti. Hem unutulmayan, her vakit yanımda bulunan kardeşlerim, Risale-i Nur’a sizin gibi pek ciddî sahip ve muhafız ve vâris ve hakikatbin ve kıymetşinas zatların benim yerimde benden daha kuvvetli, ihlâslı olarak vazife-i Kur’âniye ve imaniyede çalıştıklarını gördüğümden, kemal-i ferah ve sürur ve itminan ve istirahat-i kalble ecelimi ve mevtimi ve kabrimi karşılıyorum, bekliyorum.” 7

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 453.

2- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, 296. 

3- A.g.e. 301.

4- A.g.e. 302.

5- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, 548.

6- A.g.e. 543.

7- Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lahikası, 7.

Okunma Sayısı: 2698
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    22.9.2021 09:05:40

    Allah razı olsun..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı