"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“28 Şubat ukdesi” (2)

Cevher İLHAN
29 Şubat 2020, Cumartesi 00:04
“28 Şubat”ın içyüzü, 23 yıldır saklanan, kamuoyundan gizlenen, inkâra yeltenilen “gizli” resmî kayıtlarda. Gerçekler, “28 Şubat” haksızlıklara mâruz kalan gerçek mağdurların beyânlarıyla tescilli.

Öncelikle “28 Şubat” sürecinde cuntacıların sivilleri, medyayı, üniversiteleri, yargı mensuplarını, iş adamlarını brifinglerle provoke ettiğini, birtakım çarpıtmalarla gerçeklerin tersyüz edildiğini söyleyen İçişleri eski Bakanı Nahit Menteşe’nin “Gerçek şu ki Demirel, 28 Şubat’ta gösterdiği tavrı ile esas darbeyi yapacak ekibi tasfiye etti. Darbe yapılacaktı, ama bu engellendi, 28 Şubat’ta ordu nizâmiyeden döndü, Meclis’i kapatacak bir darbe önlendi” tesbiti çarpıcı. (Yeni Asya, 28.2.13)

Keza Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak süreci yakından tâkip eden eski bakanlardan Vefa Tanır’ın “28 Şubat’ta olan hadise, askerlerin bir ihtilâlden vazgeçirilmiş olmasıdır. 28 Şubat, bir darbenin kâğıt üzerine inmesiyle tasfiyesidir. Demirel, hazır olan bir ihtilâli bertaraf edeceği bir yol izlemiş, askeri ihtilâlden vazgeçirmiştir. Yüzde yüz bir darbenin eşiğinden dönülmüştür. En az zararla, bir nevi yumuşak geçişle hafife indirilmiştir” ifadeleri, 28 Şubat’ın arka plânını açıklar. (a.g.g., 28.2.14)

“GERGİNLİĞİ AZALTMAYA ÇALIŞTI”

“Başından birkaç darbe geçmiş bir lider olarak Demirel, 28 Şubat’ta açık bir darbeyi önledi. Bu süreci maharetle yönetti, aksi takdirde açık bir darbe olabilirdi. Önce bireysel girişimlerle askerdeki gerginliği azaltmaya çalıştı. Hem askerle, hem de hükümetle görüşerek süreci açık darbeden çevirdi ve zamana yaydı” açıklamaları, Demirel’in darbeyi önlendiğinin bir diğer beyânı. (Milliyet, 23.4.12)

Vakıa şu ki “28 Şubat”ta kapıya gelen darbeyi önleyen merhum Demirel, “süreç” içinde bazı mihraklarca kasten ve ısrarla kara propagandayla hep “28 Şubat’ın mimarı” olarak lanse edildi. Bütün faturanın kendisine kesilerek insafsızca eleştirilmesine rağmen, bu konudaki hassasiyetini sürdürdü.

Onca insafsızca ithamlara mâruz kalmasına rağmen, büyük bir temkinle kendisini haklı çıkaracak olayları deşmedi. Sessizliği, devlet adamlığı ciddiyetiyle “yaraları kaşımama”ya dikkat ve özen göstermesindendi.

“HAKSIZ TEDBİR”LE FİTNENİN ÖNLENMESİ

Ancak bütün bunlara rağmen en çarpıcı ibraz, halen devlet arşivlerinde duran, resmî dokümanlara ve belgelere dayanan tavzihler, yine bizzat dönemin Cumhurbaşkanı Demirel’den gelmişti.

Nitekim vefatından birkaç ay önce Güniz Sokak’taki bir görüşmede gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz’ün, hakkındaki “28 Şubat iddiaları”nı aktarması üzerine “28 Şubat tutanakları açıklansın, benim ne tür bir mücadele içinde olduğum görülecek” tepkisi anlamlı idi.

Hatta “MGK zabıtlarının ‘gizli’ ve açıklanmasının yasak olduğu”nun hatırlatılması üzerine, “Hangi yolla ‘gizlilik kararı’ alınmışsa aynı yolla kaldırılır” diyerek zabıtlar üzerindeki yasağın kaldırılmasının yasal yolunu göstermişti.

Görüşmede “Ben 28 Şubat’ta bir darbenin mimarı değil, kapıya gelen bir darbeyi önledim” ifadeleri üzerine Genel Yayın Müdürümüz Kâzım Güleçyüz’ün kendisine okuduğu, Bediüzzaman’ın Rusya’daki esârette esirlerin aralarındaki kavgalara karşı aldığı “haksız tedbir” dikkatini çekmişti.

Bediüzzaman’ın, “Eski Harb-i Umumîde Rusya’nın şimâlinde (kuzeyinde) doksan zabitimizle (subayımızla) beraber bir uzun koğuşta esir olarak bulunuyorduk. O zatların bana karşı haddimden çok ziyâde teveccühleri bulunmasından, nasihatle gürültülere meydan vermezdim. Fakat birden asâbiyet ve sıkıntıdan gelen bir titizlik, şiddetli münâkaşalara sebebiyet vermeye başladı. Ben de üç dört adama dedim, ‘Siz nerede gürültü işitseniz, gidiniz, haksıza yardım ediniz.’ Onlar dahi öyle yaptılar, zararlı münâkaşalar kalktı. Benden sordular, ‘Neden bu haksız tedbiri yaptın?’ Dedim, ‘Haklı adam, insaflı olur. Bir dirhem hakkını, istirahat-i umumînin (milletin barışı ve huzurunun) yüz dirhem menfaatine fedâ eder. Haksız ise ekseriyetle enâniyetli olur; fedâ etmez, gürültü çoğalır” hâtırası okunup (Şuâlar, 284), kendisine “28 Şubat’ta sizin durumunuz da böyle miydi?” sorusuna üç kez “Aynen öyleydi!” teyidi çarpıcı idi.

Hülâsa, kayıtlar açıldıkça, “28 Şubat ukdesi” çözüldükçe, ateşlenen kalkışma fitnesinin önünü kesmeye, demokrasiyi kurtarmaya yönelik “haksıza yardım”la “darbeyi önleme stratejisi”nin “haksız tedbir” tavrının haklılığıyla gerçekler bir bir ortaya çıkacak…

Okunma Sayısı: 2314
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • HÜSEYİN İLHAN

    29.2.2020 11:36:26

    Allah nasip edermi bilemiyorum.Fakat merhum başbakan S.DEMİREL için beyaz perdeye biyografilik bir film ve tv.'ler içinde doğru senaryo,doğru oyuncularla dizi yapılması lazım.Çünkü nesiller perde arkasındaki birçok hadiseyi muhtevasıyla bilmediğinden farklı ve hatalı kanaatlere sahip oluyorlar. Allah mekanını cennet eylesin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı