"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Cemaatler cennete adam yetiştirir

24 Ocak 2019, Perşembe
“cemaatlerin olması gereken amacı elbette “Cennete adam yetiştirmek”tir, “devlete adam yetiştirmek” cemaatlerin vazifesi değildir, “devleti ele geçirmeye çalışmak” gibi özel amaçlar cemaati sivil ve cemaat olmaktan çıkarır.”

- Avukat Mehmet Ali Aslan semineri (3) -

***

Moderatör: Yani durum bir yönüyle Ergenekon dâvâları sürecinde bazı dinî ve sosyal grupların ürettiği “maslahat” yaklaşımına mı benziyor? 

Av. Mehmet Ali Aslan: Evet. Malûm Ergenekon dâvâlarındaki haksızlıklar yüzünden devlet bugün çok ciddî tazminatlar ödüyor. Aynı durum bugün terör örgütü üyeliği dâvâları sebebiyle de kendisini eninde sonunda gösterecek. Bunu herkes görüyor, ama maalesef siyasetçide ve onun tesiri altında kalan insanlarda güvenlik kaygısı ağır basıyor. Adalet kaygısı hatıra bile gelmiyor.

Şunu da söyleyelim, olağanüstü halin kalkmasından sonra bile bu güvenlik kaygısının devam ediyor olması ve bizi umutsuzluğa sevk etmiş olması aslında ciddî bir probleme işaret ediyor.

Bu konuda en çok söz söylemesi gereken sosyal gruplardan dinî cemaatler de maalesef çok ciddî bir tasnif hatası yapıyorlar. Kendi mensuplarının yanlışlıkla terör örgütü üyesi sayılmasına itiraz ediyorlar, “o oraya değil bize mensuptur” diyerek bu mensubiyeti ispat etmeye ve böylece mağduriyetleri gidermeye çalışıyorlar, ama sonuçta “senin mağdurun, benim mağdurum” diye bir mağdur ayrımı yapmaya kalkıyorlar. Çok çiğ ve sığ bir bakışla “senin mağdurun mağdur kalsın, benimkini koruyayım yeter” diyorlar. 

Hatta bu meselenin bir başka tarafı daha var. Hâkimlerin seçilmesinde ehliyete ve liyakata bakmak yerine cemaat ya da parti bağlantılarına bakıldığı söyleniyor. Eğer böyleyse çok ciddî bir problem var demektir. Hâkim olabilmek için herhangi bir cemaate mensup ya da yakın olmamayı bir ön şart olarak görmek yanlıştır. Ama makul karşılamasak da Türkiye’de cemaatlerin kolaylıkla bir terör örgütüne dönüşebildiği varsayımı sebebiyle bunu belli bir ölçüde anlayabiliriz. Ama “hâkimliğe o cemaatten olanları değil de bu cemaatten olanları alalım” dediğinizde liyakat güme gitmiş olur.

Bugün örgüt dâvâlarının yargılamasının yapıldığı ağır ceza mahkemelerine bakıldığında maalesef tecrübeye dikkat edilmediğini, hâkim ve savcılarımızı tenzih ederiz, ama çeşitli etkenler altında ve devlet refleksiyle yargılamaların yapıldığını ve bir sonuç alınmaya çalışıldığını, ya da şeklen adalet dağıtmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunu en basitinden hâkimlerin sicil numaralarına baktığımızda dahi anlayabiliyoruz. Bu da adaletten umudumuzun kırılmasına sebep oluyor. 

Moderatör: Şöyle bir soru soralım: Bediüzzaman Hazretleri mühim bir şablon aktarıyor, malûmunuz, Kur’ân-ı Kerîm’den aldığı bir dersle diyor ki “Kader daima adildir, beşer zulmeder, ama kader adalet eder”. Bu cümleyi şöyle de okuyabiliriz: “Evet, kader adildir ve daima adalet eder, ama bu durum beşerin zulmettiğini görmemizi engellememeli”. Dolayısıyla, her yetişkin insan, başına gelen bir musîbete, bilhassa devletten karşılaştığı bir zulme bir haksızlığa ilişkin olarak “Evet, benim bu suçu işlemediğimi ben biliyorum, ama demek benim gizli başka bir suçum varmış ki o suçun cezasını kader bu hâkimin eliyle bana bu şekilde verdi” diye düşünür. Yani “Evet, bir hâkim zulmetti, ama kader daima adil olduğuna göre bana bu cezayı veren kader adalet etti” der. Dolayısıyla bu tür dâvâlarda da insanların kendilerine çeki düzen vermek anlamında sürece bakmaları gerektiğini düşünür. Terör örgütüne üyelik dâvâları vesilesiyle genel olarak memleketimizin insanı ve özelde de sanıklar acaba böyle bir sorgulama yapıyorlar mı, yaparlarsa ne gibi dersler çıkarmalılar? 

Av. Mehmet Ali Aslan: Türkiye’de dinî cemaatlerin yapısına biraz dikkat eden herkes az çok biliyor ki cemaatlerin olması gereken amacı elbette “Cennete adam yetiştirmek”tir, “devlete adam yetiştirmek” cemaatlerin vazifesi değildir, “devlete adam yerleştirmek” ya da “devleti ele geçirmeye çalışmak” gibi özel amaçlar cemaati sivil ve cemaat olmaktan çıkarır. 

Bütün bunlar zaten bildiğimiz şeyler. Bunlar bugün sadece terör örgütü olduğu iddia edilen, varsayılan ve kabul edilen cemaat için değil, yarın başka cemaatler için de gündeme gelebilecek ihtimallerdir. 

Bugünkü yargısal işleyişteki zulüm denebilecek uygulamaları, kader boyutu cihetiyle düşündüğümde, bana göre; eğer bu dâvâlardan yargılanan ve dün cemaat mensubu olarak bilinen kimseler doğruyu konuşup, yalana girmeden ve bir şeyleri saklamadan, kendilerinin bu yapıyı bir dinî cemaat olarak bildiklerini, devleti ele geçirmek gibi bir amaçları olmadıklarını, böyle bir teşebbüsü de tasvip etmediklerini samimî olarak dile getirebilselerdi, bana göre iş bu kadar sert gitmezdi.

Bir cemaat, “ticaretli bir cemaat” ya da “siyasetli bir cemaat” haline gelmişse, devletten veya ticaretten beslenen bir menfaat grubuna dönüşmeye başlamışsa, samimiyetsiz insanların etrafa toplanması ve yeni girenlerin o cemaati bir tür “atlama taşı”, bir “basamak” olarak kullanmaya başlaması mümkündür. Bunu nasıl engelleyeceğini her cemaatin mutlaka düşünüp tedbir alması lâzımdır. 

Moderatör: Devlet bu işin neresinde olmalıdır? Devletin işi “yanlış cemaate mensupsun” diyerek bir kişiyi cezalandırmak olmalı mıdır?

Av. Mehmet Ali Aslan: Kesinlikle devletin böyle bir hakkı olmamalıdır. Devlet kendisini cemaatlerden uzak tutmayı başarmalıdır. Ama cemaatler arasında “yanlış cemaat-doğru cemaat” ayrımı yapmak da devletin hakkı ve görevi değildir. Devlet ancak suç işlemek için kurulan bir suç örgütüne mensubiyeti cezalandırabilir. Mensubiyet delilleri “örgüte mensubiyet”i değil de “cemaate mensubiyet”i gösteren deliller niteliğinde kalıyorsa o kişiye “cemaat eşittir örgüt” diyerek ve cemaat mensubiyetini örgüt mensubiyetine dönüştürerek ceza verilemez.

Adlî yıl açılışlarında olsun diğer adaletle ilgili programlarda olsun hem cumhurbaşkanı, hem diğer yetkililer sürekli olarak ısrarla adaletten bahsediyorlar. Teori gayet iyi görünüyor, ama uygulamadaki problemleri söylediğimizde insanlar genellikle şaşırıyorlar, duymamışlar. Basın yok. Yeni Asya gibi birkaç ses dışında zulüm derecesindeki uygulamaları duyuran ve “durdurun bunu” diyen yok. İnsanlar hukukun evrensel ilkelerine uyulması gerektiğini kabul ediyorlar, ama “niye uyulmuyor” diye sorduğunuzda susuyorlar.

DEVAM EDECEK

Etiketler: cemaat, devlet
Okunma Sayısı: 3025
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı