"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

AB yolu yokuş mu?

Faruk ÇAKIR
28 Nisan 2021, Çarşamba
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olup olmaması yarım asrı aşan bir tartışmadır.

Bu konudaki ilk adımlar 1960’larda atılmış. Gele gele “Bugün yarın AB’ye üye oluruz” anlamına gelen müjdeli haberler de verilmiştir. Ancak son yıllarda üyelik süreci bir çıkmaz sokağa girmiş gibi görünüyor. 

Esas mesele Türkiye’nin âdil, hür ve demokrat bir ülke olup olmama meselesidir. Millet ve memleket için ‘iyi’ olan bu hedeflere ulaşmak hangi yol ile kolay olacaksa o yol tercih edilmeli. AB üyeliği bunun için istenir ve desteklenir. “AB üyesi olmadan da açıklanan o hedeflere ulaşırız” diyen varsa buyursun, Türkiye’yi o hedeflere ulaştırsın. Hal ve gidişe bakıldığında AB yolundan uzaklaştıkça Türkiye için ‘iyi’ olan hak, hukuk, adalet ve demokrasi yolundan da uzaklaşıldığı görülüyor. 2021 yılında bulunduğumuz ‘yer’ Türkiye’yi idare edenleri memnun ediyor mu? Belki onları memnun ediyor, ama millet bu halden memnun değil. Memnun olunmayan nokta da; hak, hukuk ve adalet noktasındaki durumumuzdur. “Ne var bu durumda?” diyenleri bu noktadaki ‘tablo’ları incelemeye ve milleti dinlemeye dâvet ederiz. Zaten Türkiye’yi idare edenler de bu tablodan memnun değiller. Memnun olsalar, ekonomik ve hukuk paketleri açıklamayı bir vaad olarak ileri sürerler miydi?

Maalesef, önümüzdeki günlerde AB yolunun daha da ‘yokuş’ olma ihtimali var. Çünkü AP Dış İlişkiler Komitesi, Türkiye’nin mevcut çizgisini sürdürmesi durumunda AB üyelik müzakerelerinin resmen askıya alınmasını öngören bir raporu kabul etmiş. (dw.com/tr, 23 Nisan 2021)

Rapor 4 ret, 49 kabul oyu ile Komite’den geçerken 14 parlamenter çekimser oy kullanmış. Dış İlişkiler Komitesinin raporunda Türkiye’de terörle mücadele tedbirlerinin suistimal edildiği, başta gazeteciler, muhalif siyasetçiler, insan hakları savunucuları olmak üzere çok sayıda kişinin hapsedildiği eleştirisinde bulunulmış ve Türkiye’den AB ile ilişkilerin yakınlaştırılması taahhüdünde samimiyetini inandırıcı bir şekilde ortaya koyması istenmiş. Türkiye’deki mevcut olumsuz eğilimin “âcilen” ve “tutarlı” bir şekilde tersine döndürülmemesi durumunda AB üyelik müzakerelerinin askıya alınması talebi dile getirilmiş. 

Nihayetinde aleyhimizde olan bir raporla karşı karşıyayız. Buna karşı iki farklı tutum ortaya konulabilir. Türkiye’nin menfaatine olan yol, “Bu söylenenlerde haklılık payı var mı? Varsa, yanlışları düzeltip yolu açalım” şeklinde olur. Diğeri ise hamasetle yoğrulmuş şekilde, “Kimse bize karışamaz. AB raporu da ne oluyor? AB müzakereleri askıya alınırsa alınsın. Biz ‘Ankara Kriterleri’ ile yolumuza devam ederiz” demektir. 

Peki, “AB raporu da ne oluyor?” demek Türkiye’yi daha âdil, daha hür, daha demokrat ve daha zengin eder mi? Eğer varsa rapordaki yanlışlara itiraz edilir ve yanlış rapor hazırlayanlar medeni bir şekilde ikna edilir. Değilse, “AB idarecileri ‘yakamızdaki akrebi, hatamızı’ gösterdiler. Akıl için yol bir” deyip millet menfaatine olan yolu açmak gerekmez mi?

Hak, hukuk, adalet, hakkaniyet, milletin huzurlu olması ve nihayetinde “Büyük Türkiye” için gerekli olan doğru adımlar atılmalı vesselâm...

Okunma Sayısı: 1870
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı