"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalete güven kalır mı?

Faruk ÇAKIR
06 Kasım 2019, Çarşamba
Her yeni gün ve her yeni gelişme, “Adalet mülkün temelidir” prensibini bir defa daha hatırlatıyor ve tasdik ediyor. Herkes için hak, herkes için hukuk, herkes için adalet istemekten başka çare yok.

Ülkelerdeki hukuk sisteminin sıkıntılı olduğunu Türkiye’yi idare edenler de biliyor. Geçmişte ve günümüzde bakanlık yapanlar dahil her kademedeki idareci adalet sisteminin düzelmesi gerektiğini beyan ediyorlar. Zaten öyle olmasa ‘Yargı paketleri’ düzenlenir miydi?. Geçen günlerde bu paketlerden biri kabul edildi ve uygulanmaya başlandı. “İkinci yargı paketi” de gündemde. “Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ikinci paketi olan bu çalışmanın Aralık ayı içinde (2019) kabul edilmesi ihtimal dahilindeymiş. (Akşam g., 4 Kasım 2019)

Şu anda gündemde olmasa bile adalet sistemini daha iyi hale getirmek için muhtemelen yeni paketler de hazırlanabilir. Bütün bunlar bir ihtiyaçtan dolayı yapılıyor ve yapılması da Türkiye’nin menfaatinedir. Keşke bu paketlere ihtiyaç kalmayacak şekilde sistem en başta âdil bir şekilde işleseydi ve binlerce, belki de on binlerce kişi mağdur olmasaydı.

“Kim mağdur oldu ki?” diyen var mı acaba? Muhtemelen vardır. Düşünün ki bir kişi mahkemece yargılanıyor, müebbet hapse mahkûm oluyor. Daha sonra bir üst mahkemeye itiraz edilince bu dâvâ beraatle neticelenebiliyor. Peki, müebbet hapse mahkûm olan, hapiste yatan ve sonra beraat eden kişi bu süre zarfında mağdur olmuyor mu?

Nitekim, “cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen (aa.com.tr, 05.07.2019) gazeteci ve yazarların bir kısmı kararın temyizi sonrasında yeniden yargılandı ve daha az ceza alarak tahliye oldular. Dün, bir mahkeme müebbet hapis veriyor, bir başka mahkeme bunu tasdik ediyor, üçüncü bir mahkeme (Yargıtay) bu kararları bozuyor ve en nihayet yeniden yargılanma sonrası icabında beraat ya da daha az bir ceza ile tahliye olunuyor. Böyle bir durumda adaletle işleyen hukuk sisteminden bahsetmek mümkün müdür?

Elbette bu tek örnek değil. Buna benzer yüzlerce, belki de binlerce dâvâ görülüyor. O halde sistemdeki arızayı görmeli ve düzeltilmesi için âcil çareler bulunmalı. Birbirine zıt bunca karar, adalet sistemine olan güveni iyice sarsmaz mı? 

Böyle adaletsiz kararların bir başka mahzuru da kitleleri ihtilâfa düşürmesidir. Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilen bir kişi hakkında ‘sade vatandaş’ ne düşünür? “Yargılamada adaletsizlik var” denildiğinde bu itirazı o an için dikkate alan olur mu? Şu an için cezaevinde olan ve bir şekilde haksızlığa uğramış kişiler yok mu? Peki, adaletin tam olarak tecelli etmediği yerde mülkün temeli sağlam kalabilir mi?

Türkiye adalete güveni mutlak şekilde tesis etmek durumundadır. Üstelik bunu yapmak, enflasyonu düşürmekten ve kalkınmayı hızlandırmaktan daha kolaydır. Parasız dahi yapılabilecek bu işlerin yapılmaması iyi niyetle izah edilemez. 

Samimî olarak istenirse en âdil ülke olmak elimizde. Petrolümüz olmayabilir, ama adaletimizin olması için bir engel yok. Her adımda âdil olalım, adaleti talep edelim ve kimden kime karşı olursa olsun haksızlığa itiraz edelim vesselâm.

Okunma Sayısı: 3397
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Yurttaş

    6.11.2019 12:44:31

    Bazen Hak olur ehaktan ehak. Zerratı günahkarlardan mürekkep bir yönetimden kusursuz iş beklenmez. Fakat beşerin sosyal tekamülü devan ettiğine göre giderek iyiye doğru gelişme için ümitvar olmak gerekir.Saygılarımla.

  • erhan

    6.11.2019 10:56:14

    Bir bilene sordum, bu nasıl bir iştir, dedi ki; eğer Hakkari'deki hemşireye, Van'daki öğretmene, Batman'daki memura, Urfa'daki mübaşire, Antep'te ki savcıya, Ankara'daki hakime, İstanbul'daki polise, Isparta'daki topal hafıza, Aydın'daki esnafa, Kayseri'deki iş adamlarına,Ağrı'da ki akademisyene, Adana'daki doktora, okul okuyan askeri öğrencilere, üniversite öğrencilerine,Kurban dağıtan, kuran öğreten hanımlara, vb. tahminen 700 bin kişi işlem yapılarak mağdur edilmeseydi, yaşananlara inanacaktım. ama bu kadar büyük bir kitlenin bu şekilde mağdur edilmesi için, bu kadar büyük bir gerekçe lazımdı, vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı