"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Biraz insaf...

Faruk ÇAKIR
04 Ocak 2022, Salı
2022’nin ilk günü tahmin edilen, ama bu kadarı da beklenmeyen nispette yüksek zamlarla başladı.

Kabul etmek gerekir ki ‘zam’ bir neticedir. Nasıl ki hastalanan vücudun ‘ateş’i yükselir; aynı şekilde sağlam olmayan ekonomide her gün zam yapma ihtiyacı hasıl olur. Dolayısıyla en önce zamları tetikleyen sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak gerekir.

Türkiye’yi idare edenlerin ‘hal ve gidiş’e doğru teşhis koymadıklarının en büyük delili, zam yapmayı tek çare olarak görmelerinden anlaşılabilir. İç ve dış şartlar zam yapmayı icap ettirebilir. Fakat sağlam işleyen bir hukuk ve adalet sistemi olsa; bu kadar yüksek zamlara gerek duyulmazdı. “Ne alâka?” diyenler olabilir, ama işin özü ve esası bu noktada düğümleniyor. 

İktidarın attığı adımların ve yaptığı tercihlerin Türkiye’nin ekonomisini bozacağı baştan belliydi. Türkiye, AB yolunda değil de meselâ; ‘Çin yolunda’ ilerlemeyi tercih ettiği sürece de bu zamların ardı ve arkasının kesilmesi mümkün değil. Hak, hukuk, adalet yolundan uzaklaşan bir ülkeye ‘yabancı yatırımcı’ların gelmeyeceğini idareciler bilmez mi? Devletin yaptığı bütün büyük ihalelerin ‘5 büyük şirket’e verildiği bir ekonomik yapıya ‘yabancı’lar güvenir mi? Sade vatandaşın dahi görüp bildiği ‘yüksek enflasyon’ rakamları çeşitli oyunlarla düşük göstermeye çalışan bir anlayışa ‘ince eleyip sık dokuyan’ dünyanın itibar etmesi mümkün olur mu?

Gıda ürünlerine ilâve olarak elektrik başta olmak üzere devletin elinde olan hizmetlere yüzde 50 ile yüzde 130 arasında değişen nispetlerde zam yapmak insaf ile bağdaşır mı? Hayalen bir iki ay geriye gidelim ve “Önümüzdeki aylarda zam yağmuru yapılacak” diyenlere Türkiye’yi idare edenlerin verdiği cevapları hatırlayalım... “Hayır, zam yok. İftira atıyorlar. Her şey güllük ve gülistanlık. Dünya sıkıntıda, ama biz çok iyi durumdayız. Enerji krizini vatandaşa yansıtmadık. Enflasyon da düşecek, maaşlar da artacak. Dünya bizi kıskanıyor” anlamına gelecek sözler sarf edilmedi mi?

Her iktidar, her idareci zam yapmak durumundadır. Fakat bu zamlar yapılırken milleti yanıltmayı tercih etmek doğru değildir. Ayrıca zam sebebini sadece ‘dış şartlar’a bağlamak da hakikatle uyuşmaz. Geçen yıllara nispetle ‘yerli’ enerji imkânlarının arttığını idareciler övünerek söylüyorlar. O halde sanki enerjinin tamamını dışardan ithal ediyormuş gibi yüksek miktarda zam yapmak ne derece adaletli olur?

Peki, elektrik ve akaryakıt başta olmak üzere ‘tekel ürünleri’ne bunca yüksek nispette yapılan zamlardan sonra gıda ürünlerindeki artıştan dolayı marketleri suçlamak doğru olur mu? Daha da enteresan olan, “Döviz düştü, yakında market fiyatları düşecek” diye milleti yanıltmak değil mi? 2022’nin ilk gününde yapılan elektrik, doğal gaz, köprü geçişleri ve benzeri zamlardan sonra “Marketlerde fiyatlar düşecek” vaadine inanan olur mu? Ve böyle bir indirim ekonominin temel prensiplerine göre beklenebilir mi?

Maalesef Türkiye’yi idare edenler israf batağına düşmüş ısrarla milleti yanıltarak iş görmenin peşindeler. Evet, biraz insaf...

Okunma Sayısı: 1918
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı