Dinin siyasete alet edilmesi ne kadar fena ise, cuma günleri hutbelerde siyaset yapılması da o kadar fenadır. Nedense bu apaçık gerçek görülmüyor ve idareciler hutbelerden siyaset yapılmasına cevaz veriyor.
Bazıları hutbelerde siyaset yapılmadığını, ‘gerçekler’in dile getirildiğini ileri sürebilir. Ancak hutbelerde anlatılanlardan cemaat rahatsızlık duyuyorsa, imam hatibe karşı itirazlar yükseliyorsa, kıpırdamalar oluyorsa bunu sebebini araştırmak icap etmez mi? Hutbe dinleyenlerin kanaatlerini sorup, ‘Hutbelerimizi nasıl buluyorsunuz? İstifade ediyor musunuz’ diye sormak icap etmez mi?
Kimin yapması daha uygun olur bilemiyoruz, ama hutbelerin konuları başta olmak üzere camilerde vazife yapan imamlar, müezzinler, vaazlar ve bir bütün olarak camiler hususunda cemaatle çok geniş anketler yapmak faydalı olabilir. Acaba camileri dolduran kabalalık cemaat, camilerdeki vaazlardan, hutbelerde anlatılan meselelerden ne ölçüde istifade edebiliyor? Daha doğrusu cemaat, hutbeyi can kulağıyla dinliyor mu? Bu meselenin araştırılması, cemaat için en uygun yol ve metodun bulunması gerekmez mi? “Ne de olsa cemaat camiye gelmeye mecbur. Ne anlatırsan anlat, kabul etmek mecburiyetinde” diye düşünen varsa çok yanlış yapıyor demektir. Cemaat belki dinliyor, ama anlatılanlardan memnun kalmıyor olabilir. Cami oradaysa arşın burada: Cuma günleri camilerin çıkışlarında cemaatle bir anket yapılsın ve “Bu günkü cuma hutbesini nasıl buldunuz?” diye sorulsun. Siyasi mesaj taşıyan bütün hutbelerin itiraz göreceği ortaya çıkar.
İnanın, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra dahi hutbelere bu derece müdahale edilmediğini söylemek yanlış olmaz. O günlerde de okunan hutbelerde kısmen darbeciler övülmek istenmiş, ama tepkiler yükselmeye başlayınca bu yanlıştan geri adım atılmıştı. Camiler bir kişinin, bir anlayışın değil; bütün Müslümanların ibadet yeridir. Dolayısı ile kimseyi kırmadan, doğru İslamiyeti ve İslamiyete layık doğruluğu anlatmak gerekir. Siyasi mesajları akla getiren her konuşma, her vaat, her hutbe özünde Müslümanlara zarar verir. Bazıları okunan hutbeye kızarak camiye gitmeme, cumayı terk etme kararı alabilir ki bunun da ağır bir vebali olduğu her halde izah istemez.
Sosyal medyada yapılan yorumlarda da siyasi mesaj içeren hutbelerin terk edilmesi istenmişti. Yapılanın yanlış olduğu her halde anlaşılmış olacak ki bir sonraki hutbede ‘Cuma namazı’ konulu hutbe okutuldu.
Siyasi mesaj taşıyan hutbelerin fayda değil zarar verdiğini herkesin bilmesi ve görmesi gerekir. Hutbe dinleyen cemaat o an için itiraz etmese de sonrasında bu itirazlarını dile getiriyor. Allah muhafaza etsin, bu itirazlar hutbe okunduğu esnada yapılmaya başlansa ne olur? Türkiye’yi idare edenler bu bakımdan çok dikkatli olmalı ve siyasi menfaat sağlar diye hutbeleri kesinlikle siyasileştirmemelidir. Böyle düşünenler şunu da unutmalıdırlar ki, bu şekilde hutbeler onlara kalıcı bir siyasi menfaat da sağlamaz. Kesinlikle tepki alır ve kendi taraftarlarına da “Bu kadar da olmaz” dedirtir.
Böyle olup olmadığını merak edenler varsa buyursunlar, cuma namazları sonrasında cami çıkışlarında cemaate fikirlerini sorsunlar, anket yapsınlar, araştırma yapsınlar... Belki yapmışlardır, ama eğer bu güne kadar bu hususta bir araştırma yapılmadıysa hemen yapılmasında fayda vardır.
Tekrar ifade etmek gerekir ki; camiler, okullar, kışlalar ve bilhassa hutbeler siyasete bulaştırılmamalıdır. Esasında hutbe yüksek dini hakikatlerin hatırlatıldığı yerdir ve öyle olmalıdır. Yanlışta ısrar edip ‘siyasi hutbe’ okutanlar milletin ahını alır, dikkat edilsin...