Türkiye’yi idare edenler de bilir ve bilmelidir ki eğitim meselesinde iyi yönde adım atmak isteyen kişi işe ‘öğretmen yetiştirerek’ başlamalıdır. Bunun haricinde yapılacak her işler arzu edilen neticeyi vermekten uzak kalır.
“Yeni okul binaları yaptım, sınıfları teknik imkânlarla donattım, öğretmenlerin maaşların da zam yaptım. Öyle ise ben eğitim için gerekli olanı yapmış oldum” diye düşünmek doğru değildir. Elbette bunların da yapılması icap eder, ama esasta eğitim sistemi için iyi yetiştirilmiş, ehil, işini seven öğretmenlere ihtiyaç duyulur. İyi öğretmenlerin olduğu eğitim sisteminde velev ki eski bina olsun, velev ki sınıfta akıllı tahta olmasın, velev ki maaşlar yetersiz olsun; yine de iyi ve kaliteli eğitim verilebilir, başarılı öğrenciler yetiştirilebilir.
Her yıl kutlanan “Öğretmenler Günü”nün bu meselelerin konuşulduğu gün olması temennimizdir. Ancak bunun yapılabildiğini söylemek kolay değil. Eğitimdeki temel meseleler konuşulsa ve çareler aransa sistem bu kadar içinden çıkılmaz hal almazdı.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) Mütevelli Heyet Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda şöyle demiş: “Bizler ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ sözünü şiar edindik. Milletleri kurtaran, geleceğe hazırlayan öğretmenlerdir. Bir öğretmen nasılsa, sınıfının da öyle olduğunu düşündük, çocuklara nasıl tesir ettiklerini anladık ve onları önemsedik. Bu ülkeyi yönetenlerdir, sanatçılardır, bilginlerdir, sporculardır, iş adamlarıdır, işçidir, köylüdür, memurdur. Kısaca her şeyi şekillendiren temelde öğretmenlerimizin verdiği eğitimdir. (...) Bu duygu ve düşüncelerle, kıymetli öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyor, eğitim camiamıza şükran ve saygılarımı sunuyorum.”
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Malî Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı Emre Kartaloğlu da ‘Öğretmenler Günü’ mesajında, şunları kaydetmiş: “Dijitalleşme süreciyle birlikte değişim ve dönüşüm yaşadığımız bu dönemde, eğitimin önemi her alanda karşımıza çıkmaktadır. Aydınlık yarınlar için geleceğimizi şekillendirecek çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştiren öğretmenlerimizin rolü çok önemlidir. Gençlerimizin, araştırmacı, sorgulayıcı, çağdaş, bilim, teknoloji ve kültürle iç içe yetişmesini öğretmenlerimiz sağlayacaktır.” (AA, 23 Kasım 2019)
Peki, öğretmen ve öğretmenlerin kıymetinin farkındaysak nasıl olur da ‘öğretmen açığı’nı kabul edebiliriz? Bir sistemde yeteri kadar öğretmen yoksa o sistemden arzu edilen netice alınabilir mi?
Mayıs 2019 tarihli bir habere göre neredeyse 100 bin öğretmen ihtiyacı varmış. İşte o haber: “Soru önergesini cevaplayan Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ‘4 Nisan 2019 tarihli MEBBİS verilerine göre bakanlığımıza bağlı resmî eğitim kurumlarında alanlar bazında görev yapan kadrolu öğretmen sayısı 770 bin 427, sözleşmeli öğretmen sayısı 83 bin 366 olup, net öğretmen ihtiyacı 92 bin 165’tir.” (sabah.com.tr, 8 Mayıs 2019)
“Öğretmen açığı” olan bir eğitim sistemine mutlaka itiraz etmeli ve bu açığı hemen kapatmalıyız. İhtiyaç kadar ehil, iyi yetişmiş öğretmen başarılı bir eğitim sistemi için ilk şart vesselâm.