Mutlu ve huzurlu olmak, insanlığın ulaşmak istediği bir hedeftir.
Bunun için değişik tavsiyeler sıralanır. Esasında mutlu ve huzurlu olmanın yolu; insanın ‘Abdullah’ olduğunu kabulle başlar. Bunun yanında ‘akıl için yol bir’ olduğu için başka kelime ve cümlelerle de ifade edilmiş olsa işin özünde ve esasında ‘maneviyat’ yatar. Manevî yönden beslenenlerin mutlu ve huzurlu olması çok daha kolay, çok da mümkündür.
Bazı uzmanlar koronavirüs salgınını insanları mutsuzluğa sevk ettiğine dikkat çekerek “Mutsuzluk hastalığının bir ilâcı var mı? Nasıl mutlu olabiliriz?” sorusunu gündeme taşımış. Ünlü sağlık yazarı Dr. Osman Müftüoğlu, iletişim psikolojisi uzmanı Doğan Cüceloğlu’nun bir kitabından ‘mutluluk sırları’nı özetleyip paylaşmış.
Dr. Müftüoğlu’nun özetlediği ve Doğan Cüceloğlu’nun tavsiye ettiği ve Dr. Müftüoğlu’nun özetlediği ‘ilâçlar’ın bir kısmı şöyle:
“Aile ilişkileri: Mutluluğun aile ilişkilerinin sağlıklı ya da sağlıksız olmasıyla çok yakın bir ilişkisi var.
Ekonomik durum: Mutluluk için makul bir gelir seviyesi de önemli.
İşiniz: Mesele mesleğinizin ya da yaptığınız işin ne olduğu değil, söz konusu mutluluksa mesleğinizin de yaptığınız işin de sizin için anlamlı/değerli olması önemli bir mutluluk ayrıntısı.
Arkadaş, dost, komşu: ‘Mutlu olmak istiyorsanız bu üçlü takımı da ihmal etmemelisiniz’ diyor Doğan Hoca ve ekliyor: ‘Ayrıca bu üçlünün yanında kendinizi çok rahat hissetmelisiniz.’
Cesaret: Eğer ‘Cesur ve bağımsız biri misin?’ sorusuna verdiğiniz yanıt güçlü bir ‘Evet’ ise mutluluktan yana şanslısınız. Zira mutluluk için ‘kendi gözünde var olma cesaretine sahip olmak’ da çok önemli bir ayrıntı.
Sağlık: Mutluluk için sağlık da önemli bir faktör.
Vicdan: Mutlu olmak isteyenlere hoca şu soruyu samimiyetle cevaplamalarını öneriyor: Değerlerinle vicdanın rahat mı, aşkınlık düzeyinde yani inanç ve değerlerinle ahenk içinde yaşayan biri misin?” (Hürriyet, 13 Şubat 2021)
Huzur ve mutluluk için yapılan tavsiyelerin eksiği ya da fazlası olduğu söylenebilir. Ancak “Cesur ve bağımsız biri misin?” sorusuna ‘güçlü evet’ cevabı verebilmek için kişinin sahip olduğu ‘hakları bilmesi’ icap etmez mi? Malûm olduğu üzere, “Bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder” (Münâzarât, s. 28) kaidesi vardır. “Cesur ve bağımsız biri” olabilmek, ancak sahip olduğumuz haklarımızı ve hukukumuzu bilmekle mümkün olur. Hakkını ve hukukunu bilmeyenler nasıl “Cesur ve bağımsız biri” olabilsin? Aynı şekilde arkadaş, dost ve komşu sahibi olmak, onlara güç vermek ve onlardan destek almak ‘ahlâken iyi’ olmayı da icap ettirmez mi?
Netice olarak bütün ‘iyi’liklerin kaynağı maneviyattır ve bunun farkına vardığımız ölçüde huzur ve mutluluğa kavuşabiliriz...