"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Marmara’yı öldürdük mü?

Faruk ÇAKIR
03 Haziran 2021, Perşembe
Karadenizli hemşehrilerimize atfen anlatılan bir fıkra vardır. Buna göre bir baba, oğullarına hasta olduğunu söylemiş, ama bir türlü oğullarını ikna edememiş. Tedavisi yapılmayan baba vefat etmiş. Oğulları mezarlığı ziyaret ettiğinde mezar taşında şöyle yazıldığını görmüşler: “Hastayim, hastayim dedum dinlemedunuz. Ne oldi şimdi?”

Marmara Denizi’nin başına gelenler de biraz buna benzemiyor mu? Hal ve gidişe bakan uzmanlar, Marmara’nın yakın bir zamanda ‘ölebileceğini’ hep söylediler. “Yapmayın, etmeyin. Denizlerimizi bu kadar kirletmeyin. Bakın, balıklar azalmaya başladı. Bu gidişle bu deniz ölür” deyip durdular. Geçmişe doğru bir tarama yapılsa değil onlarca, belki yüzlerce ehil idareciler bu noktada uyardıkları görülür. Ne var ki İstanbul’u ve tabiî ki Türkiye’yi idare edenler bu uyarı ve ikazlara kulak asmadılar. Yanlış yolda ilerleyip denizin kirletilmesine devam ettiler ve ettik.

Şu andaki tabloya bakan uzmanlar, Marmara Denizi’nin öldüğünü ya da ölüm öncesi can çekiştiğini söylüyorlar. Bu hususta

Marmara Denizi’nin bu hale gelmesinin tarihini ve sebeplerini MAREM (Marmara Environmental Monitoring-Marmara Çevresel İzleme) projesi yürütücüsü, hidrobiyolog Levent Artüz anlatmış. Çok uzun ve bir o kadar da bilgilendirici izahları keşke Türkiye’yi idare edenler de okusa ve daha da önemlisi gereğini yapsa...

Levent Artüz’ün uzun röportajı şöyle özetlenmiş: “Gözümüzün önünde, adım adım büyük bir cinayet işlendi. Dünyanın en genç, en bereketli, en ilginç denizlerinden Marmara, taammüden öldürüldü. Birkaç aydır yoğunlaşarak, gitgide yayılarak suyun yüzeyini ve derinlerini saran müsilaj, ya da balıkçıların deyişiyle deniz salyası, ölümün ilânı oldu.” (Konuşan: Siren İdemen, Anıl Olcan, birartibir.org, erişim: 28 Mayıs 2021)

“Müsilaj durup dururken ortaya çıkmadı. Ortaya çıkan müsilaj agregatın Marmara’nın özgün yapısıyla inatlaşarak yapılan uygulamalarla direkt ilişkisi var” diyen Levent Artüz şöyle demiş: “Bu münferit bir olay değil, bir zincir, bir sonuç. Marmara 1989’da öldü. Gördüğümüz, bir cesedin çürümesidir. Denizdeki tür çeşitliliği vahim bir darbe yedi, içi boşaldı, türler arasındaki rekabet ortadan kalktı. Sorun kirlenmeden ötürü tür çeşitliliğinin azalması ve kirliliğe dayanabilen türlerin fert adetlerindeki patlamadır. (...) Denizler bir ekosistemdir, bütündür. Zincirin bir halkasında olanlar diğerlerini de mutlaka bir şekilde etkiler. Marmara Denizi bu bakımdan kilit bir konumdadır. (...) Müsilaj agregat çok yapışkan, bulaşkan bir yapıya sahip. Balık yumurtalarının büyük çoğunluğu denizin yüzeyindedir. Yumurtanın içinde yağ damlacığı vardır ve yüzerler. Yüzeydeki yumurtalar müsilajın içinde hapsoluyor ve yaşama şansları kalmıyor. (...) Tahminim, ki umarım yanılırım, bundan sonra (...) çok büyük köpüklenmelerle uğraşacağız. İki-üç insan boyu köpüklerle karşılaşma ihtimalimiz var. (...) Biliyoruz ki, önlem alınmaksızın yapılan Derin Deniz Deşarjlarından dolayı oluşan bulanıklık sebebi ile özellikle üst katmanda deniz suyu sıcaklığının anormal bir şekilde arttığını görüyoruz. (...) Ne olacağını kestirmek güç. Bakteriyolojik parçalanma sonucu parçalanma ürünleri ve bu kütleyi parçalayacak bakteri biyokütlesinin de ne olacağı ve bu durumun olası kümülatif etkileri de meçhul. Net ölçüm yapabilmemiz için deniz ortamının durulması gerekiyor. Şu aşamada bakıp “vah vah” demek dışında yapacak bir şey yok. (...) Politik akıl ve onun şakşakçıları ‘Pisliği kolektörlerde toplarız, Derin Deniz Deşarjıyla Marmara’nın alt akıntısına basarız ve Karadeniz’e göndeririz’ dediler. En iyi şartlarda alt akıntının sadece yüzde 10’u Karadeniz’e ulaşıyor. Bilim insanlarının yüzde 90’ı ayağa kalktı. ‘Bu olmaz’ dendi. Ama dinleyen olmadı.”

Netice olarak insanın hırsı ve ‘kirli el’i Marmara Denizi’ni mahvetmiş oldu. İnşallah gerekli dersler alınır, denizlerimiz ve bir bütün olarak ‘çevre’miz kurtulur vesselâm.

Okunma Sayısı: 1826
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı