"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Protesto hak değil mi?

Faruk ÇAKIR
06 Aralık 2024, Cuma
Geçen gün İstanbul’da düzenlenen bir programda, cumhurbaşkanı konuşurken itiraz anlamına gelen sloganlar atan 9 kişi tutuklandı. Haliyle bu karar başta muhalefet olmak üzere hukukçular nezdinde de tepki gördü.

Haberlere konu olduğu kadarıyla protestocular salonda slogan atmışlar. Anlaşıldığı kadarıyla işin özünde aylardan beri devam eden “İsrail’i ticaret devam ediyor mu etmiyor mu?” tartışması var. Bazı gazeteciler ve muhalefete mensup milletvekilleri belgeler yayınlayarak ticaretin devam ettiğini ileri sürüyorlar. Türkiye’ye idare eden siyasetçiler ise bunu inkâr edip, belli bir tarihten sonra ticaretin tamamen sona erdiğini söylüyorlar. Tabiî ki umumi anlamda kamuoyu, idarecilerden ziyade muhalif milletvekillerinin açıklamalarını dikkate alıyor. 

Bu dorumun bir kaç sebebi var. Türkiye’yi idare edenler büyük ölçüde inandırıcılıklarını sarsmış durumda. Buna en büyük örnek, açıklanan ‘resmi enflasyon’ rakamlarıdır. Diyelim ki resmi rakamlar enflasyonun yüzde 50 civarında olduğunu söylüyor. Fakat çarşı ve pazardaki fiyatları gören vatandaş, bu resmi rakamlar yerine kendi gördüğü ve kıyasladığı rakamlara itibar ediyor. Doğru olup olmaması bir yana, millet ekseriyeti şöyle düşünüyor: “Ben geçen sene peyniri 150 TL’ye alıyordum. Bu sene aynı peynire 300 TL veriyorum. O halde resmî enflasyon rakamları güvenilir değil.”

Aynen bunun gibi İsrail’le ticaretin devam edip etmediği noktasında da vatandaş güvenini kaybetmiş vaziyette. Ortaya belgeler de çıkınca ‘yanıltıldığını’ düşünüyor. İşte bu hal ve gidiş sebebiyle bazıları tepki ve protesto yolunu seçiyor. 

Elbette hukuk bir uzmanlık işidir. Bununla birlikte yine ‘hukukçular’ın yaptığı açıklamalara bakılırsa bu ve benzeri tutuklama kararları adalete güveni de sarsmış oluyor. Şiddet içermeyen itiraz ve protestolar sebebiyle insanların tutuklanması adalet sistemine olan güveni de aşındırmış oluyor. 

Bazıları “Türkiye’nin şartları farklı” deyip her yanlışı savunmayı tercih edebilir. Ancak Avrupa ya da adalet sisteminin adil işlediği yerlerde insanlar çok daha sarsıcı, çok daha itiraz yüklü protestolara imza atıyor. Bu noktada medyaya yansıyan yüzlerce örnek vardır. Peki, oralardaki idareciler bu protestolara müsamaha ile bakıp itiraz edeleri tutuklamıyor da benzer davranışlar ülkemizde niçin tutuklama ile neticeleniyor?

Nasıl “Yollar yürümekle aşınmaz” ise, protesto edilmekle de siyasetçi bir şey kaybetmez. Protesto edenlerin sözlerine kulak verip, “Acaba bir haklılık payı var mı?” diye düşünülse muhtemeldir ki daha iyi neticeler ortaya çıkabilir. 

İtiraz ve protesto hakkı demokrasilerde olan en temel haklardan biridir. Bunları fiilen yasaklamaya çalışmakla görünüşte sükunet sağlanmış olsa da esasta problemler halının altına süpürülmüş olur. 

Bu ve benzeri protestolar karşısında, “Yollar yürümekle aşınmaz” tavrı sergilemek siyasetçiler yakışan bir tavır olsa gerek vesselam.

Okunma Sayısı: 1195
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Oğuz Yiğiter

    6.12.2024 07:28:41

    İktidar her rejimde var. Rejimi demokratik yapan haksızlıkları zulümleri, adaletsizlikleri meşru zeminlerde dile getirip iktidarın yanlışa düşmesini engelleyip ona yardım eden muhalefettir. Bu mekanizmanın işlemesine tahammül edip önünü açan iktidarlar hem kendileri hem de millet huzur ve barış içinde yaşar. Temennimiz böyle bir iklimin en kısa zamanda teessüsü. Tebrikler, dualar...

  • S.topuz

    6.12.2024 05:22:50

    ..."Fahr olmasın, derim: Biz ki hakikî müslümanız. Aldanırız, fakat aldatmayız. Bir hayat için, yalana tenezzül etmeyiz. Zira biliyoruz ki:اِنَّمَا الْح۪يلَةُ ف۪ى تَرْكِ الْحِيَلِ Fakat meşru, hakikî meşrutiyetin müsemmasına ahd ü peyman ettiğimden, istibdad (Dikdatorluk) ne şekilde olursa olsun, meşruti-yet libası giysin ve ismini taksın; rast gelsem sille vura-cağım. Fikrimce meşrutiyetin (Demokrasinin, Cumhurî ve Meclis ile beraber yürüyen "HÜR" ve bağımsız idare şekli-nin) düşmanı; meşrutiyeti gaddar, çirkin ve hilaf-ı şeriat (İslâm'a zıd ve ters) göster-mekle meşveretin de düşman-larını çok edenlerdir. "Tebed-dül-ü esma ile hakaik tebed-dül etmez." En büyük hata, insan kendini hatasız zannet-mek olduğundan, hatamı itiraf ederim ki; nâsın nasihatını kabul etmeden nâsa nasihatı kabul ettirmek istedim." Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Bediüzzaman Cevap Veriyor 128 - 🇹🇷😢🇹🇷🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🕋🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Necati

    6.12.2024 01:37:24

    Yahu demokratik bir anlayıştan fersah fersah uzaklaşmış bir iktidardan adalet beklemek abesle iştigal. Bu ucube sistemden kurtulmadan huzur olmayacak. Allah yardımcımız olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı