Yapılan yanlışlara bile bile destek verenler olsa da, ekseriyet itiraz eder ve ediyor.
Ancak bu itirazlar çoğunlukla ‘adressiz mektup’ gibi oluyor. Peki, adressiz mektubun muhatabına ulaşması mümkün olur mu?
Bir süredir ‘yakın komşu’larla kavgalı haldeyiz ve çok uzaklardan ‘yeni dost’lar bulmak isteyen idareciler var. Şimdiye kadar farklı kulvarlarda yürüdüğümüz bazı ülkeler son günlerde dost ilân ediliyor. Elbette imkân olsa, dünyadaki bütün ülkelerle dostluk kurmakta fayda var. Ancak dostluk için bazı ortak noktalar olması icap eder.
Türkiye’yi idare edenlerin Çin ve Rusya gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirirken. Peki, bu ülkelerin Avrupa’ya nispetle ‘iyi’ yönleri nedir?
Kamuoyunun tepki gösterdiği bir gelişme var. Buna göre, “Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında Suçluların İadesi Andlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi”nin TBMM’de, Komisyonda olduğu ifade ediliyor. (www.tbmm.gov.tr) TBMM sitesindeki bilgiye göre teklif, Mayıs 2019 tarihini taşıyor. Yapılan açıklamalara göre Çin, ilgili anlaşmayı kendi ‘meclis’lerinde onaylamış. TBMM’de bekleyen anlaşmanın imzalanması halinde Türkiye’de yaşayan Doğu Türkistanlıların mağdur olacağı ileri sürülüyor. Sosyal medyadaki mesajlara göre kanunun tasdik edilmesi ihtimaline karşı büyük bir itiraz var. Ancak mesajlara bakıldığında ‘yanlışı kimin yaptığı’ pek dile getirilmiyor. TBMM’ye böyle bir teklif, Türkiye’yi idare edenlerden habersiz verilemeyeceğine göre asıl itiraz edilmesi gereken yerler bellidir.
Başka pek çok konuda dile getirilen itirazlarda da itiraz adresleri pek duyulmuyor. Meselâ, araç muayene istasyonlarında alınan ücretlere de itiraz eden çok sayıda mesaj ve video sosyal medyada dolaşıyor. Araç sahipleri haklı olarak “Hiçbir parçayı, hatta bir vidayı dahi değiştirmeyen bu istasyonlar 10 dakikada bu kadar parayı nasıl alır” diye haklı olarak itiraz ediyorlar. Peki, burada itiraz edilmesi gereken muayene istasyon sahipleri mi yoksa istasyonlara bu ‘yetkiyi’ veren idareciler mi? Ve bunca itiraza rağmen feryatların hiç dikkate alınmaması çok garip değil mi?
Emekliler dertli, asgarî ücretle çalışanlar dertli, esnaf dertli, herkes dertli. O halde itirazlar asıl adreslere, Türkiye’yi idare eden idarecilere ulaştırılmalı. Bu yapılmayıp sadece ‘kamuoyu’na seslenmek netice verecek gibi görünmüyor.
Bazı idareciler de itirazlar karşısında ‘şahsen’ garanti verip, “Biz öyle bir şey yapar mıyız? Biz herhangi bir ‘kardeşimiz’i başka bir ülke istedi diye onlara teslim eder miyiz?” mealinde beyanlarda bulunuyorlar, ama bu garantilerin ‘garantisi’ olur mu? STK’ları zor durumda bırakacak yeni düzenleme için de benzer garantiler verildi, ama geçmişte yaşananlar ihtiyatlı olmayı icap ettiriyor.
İdareciler milleti, kamuoyunu ve ehil insanları dinlemeli ve yanlış işler yapmamalı vesselâm.