Ne savaşları durdurabilecek ne yangınları söndürebilecek gücüm vardı. Bu nedenle de Sonsuz Kudret Sahibine bir kez daha sığındım.

Peygamberimize (asm) dil uzatarak haşa karikatürize etmeye yelten(diril)en zavallı(lar)dan… 

Kırılgan ateşkeslere… Topluma örnek olması gerekirken ibret olan sözde sanatçılara…

Yapay zekâ ile oluşturulan devlet büyüklerinin çocukluk halleriyle yaptıkları konuşmalardan…

(Gazze’deki kardeşlerimiz yiyecek bir lokma ekmek bulamazken…) Envai çeşit yemek videolarına… Ve geniş bir yelpaze gibi önümüze açılmış her bir penceresinde ayrı bir konu olan, dünya haberlerine, hızlıca göz gezdirdim…

Moralim bozulsa da sinir sisteminin bağışıklığından olsa gerek yılmadım. Boyun köküm ağrımaya başlamış, gözlerim sulanmıştı. Yerimden doğrulup, hızlıca elimi yüzümü yıkayıp, elbiselerimi giydim ve az sonra iş yerine geldim.

Çalıştığım iş yerine geldiğimde kapıyı açıp koridorun sonundaki odama girer girmez, her sabah yaptığım ilk ve önemli vazife(!) olan, bilgisayarı açma işini yerine getirdim. 

Evde sabahın erken saatlerinde gördüğüm aynı haberleri işyerime ulaşıp ekranı açtığım bilgisayarın monitöründe de gördüm. Oynanması gereken yılın oyununa ait tekrar tekrar karşıma çıkarılan reklamlara aldırış etmedim. 

‘’Zamanın Kıymeti’’ ’mi dediniz?... Zamandan fazla neyimiz var dünyada…

Öldükçe diriliriz biz… Üç canımız daha var(!)… Hayat dediğimiz şey oyun ve oyalanma yeri değil mi nasılsa…

En’âm Suresinin devamına, ‘’Müttakî olanlar için şüphesiz ki ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? (1)’’ hakikatine uymayan insanlar misali yaşadığımızı üzülerek fark ettim.

İzlediklerime ek olarak bir sinema afişinin yanına duran izle butonuna tıkladım.

‘’Yarının Dünyası’’ adlı film dikkatimi çekti… Çok zamanım yoktu hızlı geçtim.

Dikkatimi çeken bir iki sahne gördüm. Anladığım kadarıyla, ufovari bir araçla başka gezegenden gelen bir adam:

İnsanoğlunun ‘’Her türlü uyarıya rağmen geri adım atmadığını’’ falan söylüyordu. 

Devamında bir yanda açlık… Öbür yanda Obezite… Her kötülüğü yapıyorlar… Dünyayı kirletiyorlar gibisinden şeyler anlatıyordu.

Kız… aktör George Coloney’e gerçek suçlunun insanoğlu olmadığını, insanoğlunun monitörler, ekranlar tarafından aldatıldığını ifade eden ‘’Evet, şimdi anladım galiba monitörlerin bizleri yanıltıp yönlendirdiği bir dünyadayız’’ tarzında şeyler söylüyordu…

Diğer gezegenden gelen adamın ‘’Olanlar Monitörün değil Sizin Suçunuz!.’’ Şeklinde cevap verdiğini hatırlıyorum.

Acaba yanlış mı hatırlıyorum?..

Her neyse, o demiyorsa ben diyorum kardeşim… ‘’Olanlar monitörün suçu değil bizim suçumuz. Dipnot: 

1- En'âm Suresi: 32.