Pencerenin önünden hüzün yüklü bir gece geçti.
Gece uzun, karanlık ve sessizdi. Sessizlik, kaç uzun cümleye bedeldi? Gece siyahtı. Ve siyahlar hep bir şeyler alır götürürdü. Pencerenin önünden siyah bir gece daha eksilmişti.
Ahirzamanda insanlık, tuhaf ve sağır edici bir sükûta yenik düştü. Artık ne kadar çok dil lâl, ne kadar çok kalp sağır kesilmişti. Habersiz olduğumuz ve gözyaşları ile yıkanan topraklar var. Artık dünya, ağlayan masum çocukların, gülen çocuklardan fazla olduğu bir yer. Yok edilen her çocuğun gülüşünü arkasında, yitip giden ebedî bir Cennet vardı.
Ardından şehre yağmurlar yağdı. Melekler rahmete elçi oldu. Âleme aklı başında yağmurlar yağdı. Ve merhamete şahit olduk, merhamete teslim olduk. Saklanmadık, dünyanın fani bahanelerine sığınmadık.
Sinemizi merhamete emanet ettik. Merhamet, sıcak yüreklerin sermayesidir. Ve merhamet, merhametlilerin en merhametlisi tarafından mazhar olduğumuz, eşsiz bir hazinedir. Merhamet, belki kalp penceresine vuran günışığının adıdır. Beyazdır, aydınlıktır ve masumdur merhamet.
Zaman geçer ve hiçbir acı, başka bir acıdan farklı gelmez. Canımızı hiçbir acı acıtmaya kâfi gelmez. Duyulan zulümlerle, görülen haksızlıklara, arşa çıkan acılara alışılır. Alışılır ve kaybedilir. Yavaş yavaş ve fark etmeden kaybederiz. Merhametimizi, kalbimizi ve bizi. Ve, bu kayıp en fazla kalbe aittir. İnsanın iyiliği ve kötülüğü, yalnızca kalbinden ibarettir. Kalbin, alışkanlığı kör bir kuyudur. Merhametin yokluğu, zulümü varlığı değil midir?
Merhamet bir nefes, zamandan ve mekândan bağımsız yürekten gelen bir tebessüm, alacakaranlığı kıran bir sabah misali. Pencere kenarında açan menekşe, kapının ardında bekleyen bir kedi ve karda daldan dala seken bir kuş merhamet ister.
Merhamet, iyilik ile yoğrulan bir yüreğin kandilidir. Hüzün ile tebessümün arasında can bulan bahar dalıdır merhamet. Ve merhamet gül kokan bir yüreğin, usûl usûl büyüttüğü bir filizdir. Merhamet, dünyayı acının kucağından alacak olan şifa dolu bir Cennettir.
Merhamet, belkide aklı başında yağan, suskun ve uzun bir yağmurdur. Siyah gecenin ortasında, sokaklara suskun ve uzun yağmurlar yağdı, altında durduk. Elimize yağmur, kalbimize merhamet değdi.