HABER: MUHAMMED ENES ŞİRAN
[email protected]

Gerek ders vakti derslerden ve birbirimizden istifade etmek, gerekse ders aralarında sohbet-muhabbet etmemize vesile oluyor. Ders arasında sohbet ederken ikramlarımızı da yiyoruz.

Belki derse giderken nefsimiz bize karşı geliyor, ancak nefsimizi terbiye edip derse gittiğimiz hiçbir vakit pişman olmuyoruz. Pazar derslerinin bizim için çok büyük bir nimet olduğunu anlıyoruz. Ve ben de şimdi geçen haftaki Pazar dersimizde hangi konular üzerine müzakere ettiğimizi sizlerle paylaşacağım.

İnsana verilen cihazatı en iyi şekilde kullanmak 

Bu hafta ilk dersimizi Ahmet Dursun kardeşimiz Hizmet Rehberi’nden okudu. Bu kısımda müzakere ettiğimiz konu insana verilen cihazatı nasıl kullanmamız gerektiği idi. Yani insana verilen aklı en iyi şekilde, ölçülü bir biçimde kullanarak hem dünya hayatımızı en iyi şekilde geçirmek hem de bu doğrultuda ahiret hayatımızı kurtarmaya çalışmak gereklidir. Aklımızı tefekkür moktasında kullanmalı ve yaptığımız ibadetleri niçin yaptığımızı bilerek yapmalıyız. Taklidi iman konusunda dikkatli olmalıyız. Nefsimizi en iyi şekilde terbiye etmeliyiz. 

Bir dakikalık bir inat için bir yılımızı zayi etmemeliyiz. Ahiret hayatımızı kurtarmak için kullanacağımız ma- nevî cihazatımızı fani dünya için kullanmamalıyız. Ve son olarak endişe duygusunu kullanırken, özellikle geleceğe yönelik endişelerde bu duyguyu dikkatle kullanmalıyız. Endişeler içerisinde, ebedî yurdumuz olan ahiret hayatı için duyulan endişe en mühimidir. Bunun için endişeli olmak bizim için en iyisidir. Hele de imanımızı arttırma noktasında endişeli olmak, bu duyguyu en iyi şekilde kullanmaktır.

Doğru ve mantıklı olana yönelmek

Birinci dersin ardından Ömer Faruk Tan kardeşimiz Rıfat Okyay Ağabey’in “Sen yönel gerisine karışma” başlıklı köşe yazısını okudu. Burada da yine ilgimizi çeken yerler oldu. Bir önceki dersle bağlantılı olarak dünya hayatımızın geçici olduğuna göre faniliğine, geçiciliğine bakarak dünyaya değer vermenin, ahiret hayatına ise ebedî olması yönüyle değer vermenin önemini anladık. 

Risale-i Nur mesleği  

İkinci dersimizi ise Sebahattin Yaşar Ağabey yaptı. Burada ise meslek ve meşrep konusunu işledik. 

Risale-i Nur mesleğinin esasları konusunda eksiklerimizi gördük ve bunlar üzerine çalışmalar yapmamız gerektiğini fark ettik. 

Yolumuzun güvenli, umumiyetli ve Kurân’dan olmasıyla birlikte aynı meşrepteki insanlarla aynı dâvâya çalışmak, tek başına iş yapmak yerine meşveret ederek iş yapmak, meşveret vesilesiyle başı boş hareket etmemek, akrabalık bağıyla olmasa da iman yolunda iman kardeşliğini yaşamak ve akıl ve kalbi beraber kullanmak bu hizmetin en önemli düsturlarıydı. Risale-i Nur mesleğinin esaslarının bunlar olduğunu öğrendik.

Ve Yeni Asya meşrebi 

Yeni Asya olarak demokrasiye taraftar olmamız, hakkın yanında ve şeffaf olmamız, dini siyasete alet edenlerin karşısında olmamız bizi ayrıcalıklı kılan en önemli hususlardı. Bu hususlar Risale-i Nur doğrultusunda meşrebimizi belirliyordu. 

Pazar derslerine yeni katılan Yusuf Çelik dersten sonra neler hissettiğini bizlerle paylaştı: 

“Çok güzel bir ortamdı burası. Gençlerle birlikte faydalı dersler görüyorduk. Sizler çok iyi insanlarsınız. Ben çok beğendim, çok memnun oldum. Haftaya görüşmek dileği ile...”

Ve Pazar derslerinin eski katılımcılarından Edip Ferhan Çirtçi de dersle ilgili görüşlerini bizle paylaştı: 

“Uzun süredir iştirak edemediğim Pazar derslerine haftalar sonra katılma imkânı buldum. Nefsime yenik düştüğüm haftaların telâfisi gelecek inşallah. Genç kardeşlerimizin dersle ilgi ve alâkası dikkatimi çekti. Resmen dersten başka bir şeye odaklanmamışlardı, akılları, zihinleri, kalpleri, kulakları dersle beraberdi. Bu ortamı özlemiştim. Sebahattin Hocama ve Mustafa Gönüllü Ağabeyime, Pazar grubundaki dersleri covid döneminde de olsa devam ettirdikleri için teşekkür ediyorum. Allah onlardan ve derse katılan kardeşlerden razı olsun inşallah.” Dersimizi bitirdikten sonra akşam namazını cemaatle kılıp bir sonraki hafta görüşmek üzere evlerimize dağıldık.