Bize cezaevlerinden genelde kitap isteyen, kitaplarımızı aldığını bildiren veya yakınlarına yayınlarımızı göndermemizi isteyen mektuplar gelir. Mayıs ayı ortalarında büyük bir sarı zarf içinde bir mektup geldi.
Mektup, mahkûmun kendi yazısı değil fotokopi. Sarı zarfın üzerine büyük bir beyaz kâğıt yapıştırılmış. Zarfı açıp mektubu okuyunca birkaç konu dikkatimi çekti.
Yazıldığı tarih 4/11/2020. Zarfın üzerindeki gönderme tarihi 27/4/2021. Bizim elimize Mayıs ayı içinde ulaştı. Mektupta Gazetemize 2020 yılı Mayıs ayında itibaren abone olup alamadığını, hiç olmazsa hatıra olarak, alamadığı tarihlerin gazetelerini göndermemizi istiyordu. Mektuptaki anormalliği görünce, çok önce gönderdiği mektubu hatırlayıp ailesini aradık. Konuyu bahsedince, “O bir şey mi? Mahkemenin verdiği ‘Denetimli Serbestlik’ kararını uygulamıyorlar. Tekrar tekrar müracaat ettiğimiz halde farklı cezaevine nakil vermeyerek bu adaletsiz durumu devam ettiriyorlar. Allah’a havale ettik, Allah görüyor” dedi.
İkinci bir konu aşağıdaki gibi gelişti:
Mail adresime aşağıdaki şekilde bir yazı geldi: Yeni Asya Yayın Evine
“Eşim ...... Cezaevinde hükümlüdür. 10.03.2021 tarihinde denetimli serbestliğe geçti, fakat bahse konu olan Mektup Okuma Komisyonu tarafından Yeni Asya Gazetesi yazarı Muharrem OKUR’un gönderdiği mektup ve kitabları ‘yasaklı yayın’ görmektedirler. Bu sebepden dolayı eşim tahliye olamıyor. İnfaza başvuru yapıldı red geldi. Ağır cezaya başvuru yapıldı, red geldi yasaklı yayın olmadığına dair dilekçe vermemize rağmen.
“Sizden YENİ ASYA yayınlarının ‘yasaklı yayın olmadığına dair’ resmî kararın tarafıma iletilmesini rica ediyorum.”
Bahsi geçen kitapları biz 2019 tarihinde göndermişiz. Bu tarihten önce ve sonra binlerce kitabı çeşitli cezaevlerine gönderdik. Bizim elimizde gönderdiğimiz kitapların cezaevlerine girişinin serbest olduğuna dair Adalet Bakanlığının CİMER’den gönderdiği yazısı var. Bu yazıya, dahası hukukun temel prensiplerine ve ilgili mevzuata rağmen yapılan tamamen keyfî ve kanunsuzdur.