"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir Eylül sabahı

Havva KÜÇÜK KONUR
01 Ekim 2022, Cumartesi
Bazı hatırlayışlar vardır, anılar..

Kimi zaman hüzün, kimi zaman sevinç veren.. Kimisi yırtar geçer boğazınızı, kimisi kalır işte yumru gibi. Kiminden memnun olursunuz, hayalinizde tekrar tekrar canlandırmak keyif verir. O zaman dilimini yaşamış ve tatmış olmak, nasiplilik dediğiniz..

Eylüle hep hazan ayı olarak bakanlar haksız mı bilemedim. Güzün ayak seslerinin ilk adımıdır çünkü Eylül. Sanki kapıyı Eylül açar, güz oradan girer gibi.. Belki de diyebiliriz ki Eylülün ne suçu var? Her mevsimin, her ayın, her zamanın bir güzelliği var. Haklısınız. Üstüne baykuş konan evden bir cenaze çıksa, faturayı baykuşa kesen bir tarafımız da var yalnız. İlla bir suçlu bulup buna da inanmaya meyyal bir yanımız.. 

Ama o sabah suç Eylülün müydü, yoksa yıllardır üzerimize çöküp bir türlü bırakmayan menhus zihniyetin mi bilemedim. Bir haberle gurbet diyarında ciğerimin dağlanışını, meçhule giden bir yolculuğun haberini alışımı, çakı gibi dimdik duran sesin kulaklarımda bıraktığı aksi unutamıyorum. İnsanın zaman algısı kafasındadır. Kimine göre geç geçer, kimine erken. O yüzden demiş Sâbit;

“Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir/ Müptela-yı gama sor kim geceler kaç saat..” 

O an dilimi de hiç geçmemişti bende. Hep kendini yaşattırdı durdu. Bittikçe başa sardığımız kasetler gibi..

Süre olarak gidişi ve kalışı da çok sürmedi. Ama bize -belki ona da- asırlar, zamanlar geçmiş gibi geldi. Allah inşirah vermeseydi, dostların duası olmasaydı o günlerden nasıl çıkardık bilmiyorum. Girmesi, yaşayışları ve çıkışı.. Hepsi bir fotoğraf şeridinin kenarları yanmış parçaları gibi. Kiminin orası eksik, kiminin burası. Ama bir şey var işte. Mıh gibi çakılı duran bir şey.. Orada geçen onca gün, onca saat..

Yolculuklar iyidir elbette. Hep yeni şeyler gördüğümüz, görmenin ötesinde farkettiğimiz yolculuklar, şerden çok hayrın meyvelerini toplar. Gözümüzün önünde görmediğimiz gerçekler, tokat gibi yüzümüze çarpılırken, Allah, bizi bizden daha iyi bilir, daha iyi yapar diyerek çıkılan yollar, hem onu hem bizi eğitti. Bir gömleğin pas lekesinin bile burun direği sızlatması, her hatırlayışımda benim de burnumun direğini sızlatıyor artık. Her yaşanılanın farklı bir hikayeye kapı açtığı o yerler, elimizin altında hor gördüğümüz pek çok nimetin kıymetini idrak ettiriyor. 

Yine Eylül daha geride kaldı işte. Bir yandan fındıklar toplanmış kurutuluyor, bir yandan kış hazırlıkları devam ediyor, bir yandan çocuklar okula gidiyor koşuşturmacasının arasında, elinize batan dikenin her elinizi kullanışınızda aniden acıtarak kendini hissettirmesi gibi, ben buradayım diyen hatırlatışlar... Keder geçer, şükrettirir demişler. Elbette her yaşanılanın bize katkısı, bıraktıkları olacak. Her anımız, bir hikayeye dönüşecek, coşkun bir çeşme akıtacak içimize. Hatıralar, bir soluk, bir nefes, bir şarkı olacak, renkleriyle sonsuzluğu okuyacağız. 

Her atılan adım, baharlara bir nebze daha yaklaştıracak bizi. Rabbim tez vakitte nasib eyleye!..

Okunma Sayısı: 1724
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı