"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Haya ve iffet timsali Bediüzzaman

Hüseyin GÜLTEKİN
18 Temmuz 2016, Pazartesi
Gıpta ile ve imrenerek baktığımız Üstad Bediüzzaman’ın bir çok meziyet ve hasletlerinden birisi de onun haya ve iffet ile ilgili olan titizliği ve hassasiyetleridir.

Cesareti, metaneti, mahviyeti, istiğnası, ihlâsı, uhuvveti takvası... vs. Daha saymakla bitiremeyeceğiz akıllara hayranlık veren daha nice özellikleri, güzellikleri...

Ama onun hemen her insanda bulunan nefsine hakim olup hayatı boyunca meşrû dairede olsa bile taife-i nisadan şiddetle kaçınmayı ve hayat-ı boyunca onlara muhatap olmamayı bir alışkanlık, bir adet değil; bir prensip, bir meşrep olarak devam ettirmesi calib-i dikkattir.

Delikanlılık çağında iken iki yıl boyunca Bitlis Valisi Ömer Paşa’nın hanesinde kaldığı halde üç tane büyük kızının hiç farkında olmaması, tanımaması; Kağıthanenin o çılgınca şenliğinde yanındaki âlim mebusların dikkatini ve hayranlığını celbedecek şekilde karşıya geçerken sağında solunda dizilen arz-ı endam eden kadınlara hiç bakmaması; Isparta’da kendisinden vaaz-u nasihat şeklinde ders talebinde bulunan manevî hemşirelerim dediği taife-i nisanın bu isteklerini kabul etmeyerek, onları Risale-i Nurlara yönlendirmesi...

Üstad Bediüzzaman’ın bu konudaki hassasiyetinin sebeb-i hikmeti ne olabilirdi acaba? Meşrû dairede hatta hizmete vesile olabilecek Nurun şefkat kahramanları dediği taife-i nisanın muhatabiyet talep ve isteklerini üstad neden geri çeviriyordu?

Dini yaşantısında ruhsatları değil, azimetleri; fetvaları değil, takvayı tercih eden Bediüzzaman’ın haya ve iffet ile alâkalı tutum ve tercihleri de elbette azami takvanın gerektirdiği titizlikleri ve hassasiyetleri onu gerektiriyordu. İffet timsali Bediüzzaman da ömrü boyunca bu akıllara hayranlık veren hassasiyetlerini devam ettirdi.

Ama bana göre Üstadın haya ve iffet konusundaki prensip ve hassasiyetleri şahsî bir takvanın ötesinde üstlendiği iman ve Kur’ân hizmetlerine yönelik bazı zındıka komitelerince yapılması ihtimal dahilindeki iftira ve karalamalarına bakan cihetleri var. Karanlık şer güçlerin üstadın şahsında Nur hizmetlerine mani olmak için şeytanları bile hayrette bırakacak bazı çirkin iftiralarına göz önünde bulunduran Bediüzzaman’ın meşrû dairede olsa bile hayatı boyunca taife-i nisaya muhatap olmamasının önemli bir sebebi bu olsa gerek.

Haya ve iffet konusunda takvanın zirvesinde olan Üstad Bediüzzaman Talebelerine de bazı gizli din düşmanlarının bazı Nur Talebelerine bazı genç kızları musallat edebilecekleri ikazında bulunarak, bu konuda dikkatli olmaları tavsiyesinde bulunduklarını biliyoruz.

İşte bunca dikkat ve hassasiyetlerine rağmen sonraki yıllarda Bediüzzaman’a bir serseri sarhoşun bile; ”kat’a ve asla böyle bir şey olamaz” diyerek müfterilerin o şeytanları bile utandıracak çirkin iftira ve yalanlarını yüzlerine çarptıklarını öğreniyoruz.

Ama bazı namus ve din düşmanlarının Hz. Aişe Validemize (ra) ve Hz. Yusuf’a (as) yaptıkları iftira ve yalanlar ne şekilde müfterilerin yüzlerine çarpılmış ise Bediüzzaman’a yapılmak istenen iftira ve karalamalar da ırz namus düşmanı müfterilerin yüzlerine çarpıldı.

Her devirde din düşmanlarının bu ve benzeri iftira ve karalamaların olduğunu; bundan sonra da olabileceğini göz önünde bulunduran Üstad Bediüzzaman, kendi şahsında iman ve Kur’ân hizmetine yönelik müfterilerin iftira ve karalamalarını boşa çıkarmak için kendisi hemen her konuda olduğu gibi haya ve iffet konusunda da azimet ve takvayı esas alarak hareket etmiş; talebelerine de bu konuda dikkali olup, hassas davranmaları tavsiyelerinde bulunmuştur.

Son zamanlarda artarak devam etmekte olan taciz ve tecavüz olaylarına baktığımızda, hem de bu gibi çirkin olayların yakın çevre dediğimiz, fakat namahrem olan dost akraba arkadaş çevrelerinde; hatta bazı vakıf ve cemaatlerde de vukuu bulması da bize Bediüzzaman’ın bu konudaki hassasiyetlerinin haklılığını ve talebelerine de bu mevzudaki ısrarlı tavsiyelerinin haklılığını gösteriyor.

Okunma Sayısı: 1877
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı