"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fıtrata reddiye... Ne diye?

İrfan Çakmak
04 Ağustos 2025, Pazartesi
Fıtrat, kısaca “yaratılış” olarak bilinir. ‘Fâtır’ isminin tecellisidir. Fıtratta yalan yoktur.

Çekirdek “Ben, sümbüllenip meyve vereceğim” der. Beyanı doğru çıkar. Yumurtanın içindeki fıtrî meyelan “Allah’ın izni ile ben piliç olurum” der. Doğru söyler. Bir avuç su, bir demir gülle içinde “Genişlen, bana fazla yer lâzım” der. O demir onu yalan çıkarmaz. Meselâ fıtratı safî melekler, itaatkârdırlar. Allah ne emrederse onu yaparlar. Meselâ hayvanlar. Fıtratının gayesine uygun olarak vazifelerini yerine getirerek bir nevi ibadetlerini Fâtır’ına takdim ederler.

İnsanda ilave bir fıtrat fonksiyonu olarak akıl ve şuur gibi duygular olduğundan geçmiş ve gelecek zamanla ilgilidir. İnsana halifelik makamı ve emanet-i kübra görevi verilmiştir. Emanet ve görev, şuurlu olana verilir. Bu makamın ve görevin gereği bedeninde yerleştirilmiş fıtrî program olan ene, ruh, kalp, akıl, şuur, vicdan, nefis gibi duygularla fonksiyonel hale getirilmiştir. Kendisinden ‘kulluk’ ve bunun tezahürü olan ‘ibadet’ istenmiştir. Karşılığında fıtratına uygun ebedi bir saadetle müjdelemiştir.

İnsanın fıtratının şahitliği de kesindir. İnsanın maddî ve manevî fıtrî cihazları, ‘İslâm’a uyumludur. Bunun zıddı davranış ve tarzlar vicdan tarafından reddedilir. Ne yazık ki, şu zamanın insanı bilerek ya da bilmeyerek ya fıtratını reddetmekte, ya da fıtratına uygun davranmamaktadır. Bu durumda amacı dışında kullanılan her alet gibi hem insan, hem sosyal hayat bozulmaktadır. Ebedî hayatının celladı ve sosyal hayatın zehiri olmaktadır. 

Meselâ kâinatın şahitlik ettiği Fâtır-ı Zülcelâl’i tanımamakla hem inkârcı ya da gafil durumuna düşüp hem de mahlukatın hakkına girerek kendini ateşe hazırlamaktadır.

Meselâ derd-i maişet için başta namaz, fıtrî vazifesi olan ibadetini ihmal ederek, talimini bırakıp dilencilik yapan asker gibi olmaktadır. Ancak Allah’ın zikriyle tatmin olan kalbinin-vicdanının huzursuzluğu yanında, ebed arzusunun fıtrî cevabını vermediğinden kabre basiretsiz ve çok ağır bir sorumluluk altında girmektedir.

Meselâ Kur’an fıtrî olan tesettürü emreder. Aksi davranışlar, erkeklerin şecaatini giderip adîleştirmektedir. Şefkat kahramanı olan kadınları da bu vasfından soyutlayıp rezil heveslerin aleti durumuna sürüklemektedir. Açık bacaklarını birer bıçak hükmüne getirip sosyal ve psikolojik yaralara yol açmaktadır. 

Mesela gıybet ayetle zemmedilmiş bir durumdur. Ölü kardeşinin etini yemek gibi bir durum olduğu ayetle belirtilmektedir. Bu ise insanlık fıtratına uymayan kerih bir şey değil midir. Örnekler çoğaltılabilir. 

Ey nefis! Bedenine takılmış kâinatın en harika fıtrî cihazlarının fonksiyonlarını dumura uğratma. Fıtratının şuuru olan vicdanını dinle. Kendine sor ki: “Fıtrata bu reddiye, ne diye? Bu cesareti nereden buluyorsun diye. Sonsuz aczinle, nihayetsiz fakrınla kabir denilen mülâkat salonuna neden bile bile şu ağır sorumlulukla giriyorsun diye.”

Okunma Sayısı: 1180
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    5.8.2025 03:04:07

    ..."Bu zamanda zındıka dalaleti, İslâmiyete karşı muharebesinde, nefs-i emmarenin plânıyla, Şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlettirmeğe çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar. Birkaç sene nâmahrem hevesatına göstermenin tam cezası olarak; o bıçaklı bacaklar Cehennem'in odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakatı kaybettiği için, hilkaten çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamaz. Bulsa da başına bela bulur."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, İman ve Küfür Müvazeneleri - 213 - 😪🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • İrfan Çakmak

    4.8.2025 17:06:00

    Yıldız Öztürk kardeşimize cevaben: Şecaat yiğitlik, cesaret anlamındadır. Dikkat edilirse yazıda "Kadınlar açildikça erkeklerin secaati gidiyor." denilmemiş. "Aksi davranışlar, erkeklerin şecaatini giderip adîleştirmektedir." denilmiştir. Bu cümleyle tesettüre erkeklerin de uyması gerektiği kastedilmiştir. Uymayanların fıtratına uygun yiğitlikten uzaklaşacakları anlatılmak istenmiştir. Ancak söylediğiniz husus da doğrusu düşünmeye değer.

  • Yıldız Öztürk

    4.8.2025 10:55:53

    Kadınlar açildikça erkeklerin secaati gidiyor ne demek abi ta ki eşimizin şecaatini korumuya çalışalım.

  • Mehmet Çaloğlu

    4.8.2025 06:49:20

    Tebrikler irfan bey, Allah razı olsun. Yeni nesil tam'da bu haldeler. Cahil cesaretiyle fıtratlarının zıddına bir halde fütursuzca, sanki yaradana meydan okurcasına yaşıyorlar. Fıtratın gereğini yapmayı ikaz eden bu güzel emeğinizi tekrar tebrik ederim. selam ve dualar

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı