"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İman nuru ve iman dili

Hüseyin Şahinoğlu
16 Kasım 2019, Cumartesi
Sıklıkla ifade ettiğimiz üzere, iman nûru “insanın, insaniyeti ile kâinatta olup biten olayları sorgulayıp “arkaplanda bir Yaratıcı olmalı” diye düşünmesine mukabil, Allah’ın kulun kalbinde uyandırdığı ışık olup bu ışık, seviyesine göre varlık ve olayları, zaman ve mekân koordinatlarını gerçek hüviyetiyle gösterir, aydınlatır.

Bu nûr ile hayata bakan bir kimse hayatın tesadüfün ürünü değil, Kendisi Hayy olan Yaratıcı’nın ihsanı olduğunu anlar. 

Bir meyveye bakan bir kimse, o meyvenin kuru toprağın hüneri değil, Yaratıcı’nın armağanı olduğunu görür. Pamuk gibi atılmış bulutlara bakan ve bir süre sonra ondan sicim gibi su damlaları düştüğünü gören bir kimse, yağmurun İlâhî bir rahmet olduğunu iman nuru ile fark eder!

İman, insanın manevî benliğinin merkezi demek olan kalpte karar kılar. Akıl, vicdan ve duygularda kök salar. “Lâtife” adı verilen duygu dünyamızın kılcallarına sinmeye ve sirayet etmeye başlar. İman nûru ile dolan bir mü’min artık her fiilde Fail-i Muhtarı, her eserde Müessir-i Mutlak’ı, her sebepte Müsebbib-i Hakikiyi görür! Bu anlama ve görme kaçınılmaz olarak dile yansır. Dil kalpte olanları aktarır. Böylece iman nûru kendi mahiyetine uygun bir dil geliştirir! Buna kısaca “iman dili” diyebiliriz!

İman nûru ile dolan ve varlıklara bakan bir kalp, meselâ, bir bebek dünyaya geldiğinde onun her türlü sebebin ötesinde İlâhî Kudretin tecellisi olarak hayat bulduğunu görür, dil de bu görmeye uygun olarak “yaratıldı” der. Böyle bir kalp, bir çiçeğe, söz gelimi bir lâleye baktığında basit bir sap üzerindeki altı parçalı veya serbest, kırmızı veya sarı yahut beyaz çiçek örtüsündeki güzelliklerin arkasındaki İlâhî tezyini (Yaratıcı’nın Müzeyyin özelliğini) görür, dil de bu görmeyi “lâle güzel yaratılmış” şeklinde dillendirir. Keza iman ile bakan bir kalp, söz gelimi soğuk bir Şubat sabahı gökten inci taneleri gibi kar yağışına baktığında, bunun İlâhî kudret, İlâhî irade ve İlâhî rahmetin eseri olduğunu müşahede eder, dil de bunu “İlâhî kudret kar yağdırıyor” veya kısaca “kar yağdırılıyor” diye tercüme eder!

Kalp, dilden gelen ve imanî olmayan bir lâfza karşı alarmda olur ve hemen dili uyarır, dil de kalpte baş gösterebilecek gaflet ya da nisyana karşı kalbi harekete geçirir. Meselâ kişinin kendisine ait dili veya başkası konuşurken duyduğu dil, vucûdî şeyler için sebeplere faaliyet veren lâfızlar kullandığında, kalp derhal ayağa kalkar ve sebeplerin arkasındaki İlâhî kudret ve iradeye vurgu yapar, dili tashihe dâvet eder. Yahut kalp, alışkanlıklarla veya ülfete bağlı olarak gaflete girme eğilimi sergilediğinde dil, besmele, hamdele, inşallah gibi imanî sembolleri bilincin karşısına çıkararak kalbi yeniden hüşyar hâle getirir. Böylece kalp ve dil birbirini besleyerek, birbirini kontrol ederek, birbirine ayna olarak iman nûrunun muhafazasına, işlevselliğine ve dinamikliğine katkı yapar!

Kur’ân baştan sona kadar iman dilini kullanır. Çünkü Kur’ân kâinatı yaratan ve kâinatta fiilleriyle konuşan Yaratıcı’nın söze dayalı konuşmasıdır. Bu sebeple Kur’ân’da kevnî ve sosyal nitelikli bütün olaylar “Allah” ile bağlantılı olarak anlatılır. Çünkü gerçek budur! Kur’ân gerçekliğin sözle ifadesinden başka bir şey değildir. İman dilini kullanmanın ve geliştirmenin yolu Kur’ân’dan, Kur’ânî perspektife vakıf olmaya çalışmaktan geçer!

Kur’ân’ı bu asrın anlayışına tefsir eden Üstad Bediuzzaman Said Nursî de Kur’ân’a bir ayna olarak telif ettiği Risale-i Nur’da, baştan sona kadar Kur’ânın iman dilini kullanır ve bize bu dili öğretir. 

Tıpkı şu alıntıda ifadesini bulduğu gibi: “Dünyayı ve ondaki mahlûkatı mana-yı harfiyle sev. Mana-yı ismiyle sevme. ‘Ne kadar güzel yapılmış’ de. ‘Ne kadar güzeldir’ deme. Ve kalbin bâtınına başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü “bâtın-ı kalp ayine-i Samed’dir” ve O’na mahsustur.

Okunma Sayısı: 2142
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı