Sözlükte “iki parçayı birbirine uygun şekilde eklemek, inci tanelerini dizmek” anlamındaki “ktb” kökünden gelen kitap, hem mastar olarak harf, kelime ve cümleleri birbirine bağlamayı hem de bu tarzda oluşturulan yazılı metni ifade etmektedir. Terim olarak ise “Allah’ın peygamberlere gönderdiği vahiy, ahiret günü insanların önüne konulacak olan ve dünyada iken inanç ve yaptıklarının yazılı olduğu belge, bütün varlık ve olayların kaydedilmiş olduğu levh-i mahfuz” olmak üzere üç şekilde tanımlanmıştır. Ayrıca “ktb” kökü âyetlerde İlâhî hüküm, farz ve buyruk anlamında da kullanılmıştır.
Kur’ân-ı Kerîm’de kitap kelimesi tekil ve çoğul olarak 261 âyette geçmektedir. Meselâ şu âyette Hz. Peygamber’e (asm) gönderilen vahiy yani Kur’ân anlamında kullanılmıştır: “Bu, kendisinde (Allah tarafından gönderilmiş olduğunda) şüphe olmayan bir kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir” (Bakara 2/2). Başka bir âyette, Hz. Musa’ya kitap verildiği ve bunun rehber ve rahmet kaynağı olduğu belirtilmektedir (En’am 6/154). Şu âyette de “amel defteri” anlamında yer almaktadır: “Oku kitabını! ‘Bugün hesap sorucu olarak sana nefsin yeter’ denilecektir” (İsra 17/14). Kelime şu âyette de levhi mahfuz anlamında zikrolunmaktadır: “…Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık” (En’am 6/38).
Âyet-i kerîmelerin vahyi yahut vahiyle gelen İlâhî mesajları “kitap” olarak zikretmesi kelimenin sözlük anlamıyla uyumlu görünmektedir. Aynı şekilde Üstad Hazretleri’nin Risale-i Nur’un birçok pasajında gerek bütün varlık âlemini, gerekse anlamlı parçalardan oluşan her bir varlığı kudret kalemiyle yazılmış kitap olarak zikretmesi hem sözlük anlamına hem Kur’ânî mesajlarla paralellik arz etmektedir. Kitap nasıl ki kâtibinin bilgi, donanım, ifade gücü gibi özelliklerini yansıtırsa, kâinat kitabı da Rabbimizi esma ve sıfatlarıyla tanıtıp tavsif etmektedir. Bu bağlamda Kur’ân ile kâinat arasında kopmaz bir bağ olup, Üstad’ın ifadesiyle “Kur’ân O’nun kelâm sıfatından, kâinat ise kudret sıfatından” gelmektedir.
Ayrıca Kur’ân kâinat kitabının da tercümesi hükmündedir. Burada mü’mine düşen, Allah’ın her iki kitabını birbiriyle bağlantılı olarak okuyup anlamaya çalışmak ve mucibince amel etmeye gayret göstermektir.