Ödül avcısı bu kovboylar; “birkaç dolar için”, başlarına ödül konulan kaçak ve suçluların peşine düşer, bir yandan da “dut yemiş bülbül” isimli Kızılderili ve kabilesine karşı, ülkenin birlik ve bütünlüğünü müdafaa ederlermiş. 

Sekiz köşeli kasket sahibi bir şerif, “fötr şapkalı demokrat şeriflerden” yıldızı devralıp göğsüne takınca işler değişmiş. Hisleri tahrik edilen kovboylar, artık yalnızca ödül değil, ödülle birlikte intikam peşinde de koşar olmuş.

Hâl böyle olunca, muhteris şerif, yalnızca mahkeme kararıyla suçlu bulunan sanıklara değil, canının istediği herkese “the wanted” damgasını vurmaya başlamış.

Şerif’ten çekinen vahşi batı halkı, bir gölgelikte uyuyan Meksikalı taklidi yaparken, bu hukuksuzluğa asıl dur demesi gereken mahkemeler ise en heyecanlı sahnelerin ortasında uçan bir çalı misali, oradan oraya savruluyormuş…

Western filmleri hatıralarını okuyucuya bırakıp, her hafta TRT Pazar Sineması Kuşağında kovboy filmleri izleyen bir neslin, iktidara gelince oynadığı “kovboyculuktan” bahsedelim.

Tıpkı, kovboy filmlerinde “the wanted” afişleriyle suçluların başına ödül konulduğu gibi, ülkemizde de 2019 yılında çıkarılan bir ödül yönetmeliği ile ödül avcılığına imkân getirildi.

Bahse konu yönetmelikte; Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda, suçun ya da suç faillerinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacak kişilere para ödülü verilmesi düzenleniyor.

Ödül vaadiyle aranan terör suçlularına ilişkin bilgiler ve ödül miktarı www.terorarananlar.pol.tr isimli internet sitesinden ilan ediliyor. Arananlar listesi; kırmızı, mavi, yeşil, turuncu ve gri liste olmak üzere beş kategoriden oluşuyor. 

Güvenlik sertifası olmayan bu internet sitesinin isminin, niçin “terörden arananlar” değil de “terör arananlar” olduğu, tahmin ediyoruz ki Kızılderili dili gramer kurallarından kaynaklanıyor.

Diğer listelere oranla ödül miktarının daha düşük olduğu gri listede, yurtdışında yaşayan gazeteciler ve muhalifler ön plana çıkıyor. 

Bırakın ceza almayı, henüz hakkında bir soruşturma dahi açılmamış ve kaçak durumuna düşmemiş bazı kişilerin dahi bu terör listesinde yer alması, aslında bu kişilere gözdağı vermek için. Bakanlık bu listeyi yayınlarken, lekelenmeme hakkı diye bir hakkın var olduğunu unutmuş gibi.  

Bilindiği üzere masumiyet karinesinin bir yansıması olan “Lekelenmeme Hakkı”, hukukun önemli prensiplerinden biri olup, hem anayasamızda hem de Ceza Muhakemesi Kanununda bu hakka değinilmiş. 

Lekelenmeme hakkı kapsamında, herhangi bir suç şüphesi nedeniyle hakkında soruşturma ya da kovuşturma yürütülen bir kimsenin; bu yargısal faaliyetler sebebiyle onur ve şerefi zarar görmemeli, itibarı zedelenmemeli ve henüz hakkında verilecek mahkeme kararı kesinleşmeden, bu kişiyi toplum önünde mahkûm edecek her türlü söz, haber ve benzeri yayınlardan kaçınılmalıdır. 

Emredici hükme rağmen; İçişleri Bakanlığının böyle bir liste yayınlaması, Müge Anlı, Esra Erol gibi sunucuların programlarında, “mahkemecilik oynanmak” suretiyle, henüz bir mahkemenin “suçludur” demediği kişilerin ortaya alınarak, linç ve hakaretlere maruz bırakılması, hukukumuzda “inatçı lekeler” bırakıyor.

İktidar sahiplerine bir noktayı hatırlatarak yazımızı bitirelim: TRT Pazar Sineması Kuşağında, bir yerden sonra reklam girince filmi bırakan ve hiçbir zaman kovboy filmlerini sonuna dek izleyemeyen Türk halkı; filmin sonundaki şerifin zaferini değil, her zaman filmin başındaki “birkaç iyi adam”ı hatırlayacak.