"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman Said Nursî duruşu

İlimdar Kaya
22 Mart 2021, Pazartesi
İnsanlar üzerinde taşıdıkları ve ayine oldukları vasıf ve seciyeler ile anılır, hayatta olsun veya rahmete kavuşsun hiç fark etmez. İnsanın ismi geçtiği zaman öne çıkan vasıflar zihinlerde belirir, gözler önüne gelir. Her şahsın kendine has vasfı onu başkalarından ayırarak insanı belirgin yapar.

Ateş pare zekâsı ile etrafa ümit ve ışık saçan Bediüzzaman hayatının her döneminde iman, Kur’ân’a hizmetteki duruşu ile örnek bir duruş ortaya koymuştur. Bu duruşuyla Hakaiki İslâmiye ve İzzet-i İslâmiyeden taviz vermez, Rıza-i İlâhiyi gaye-i maksat yaparak seksen küsur senelik hayatını bu yüksek hasletler doğrultusunda yaşar. Bu duruş sayesinde hiç kimsenin burnu kanamadan ve menfi hareket içinde bulunmadan yıllardır bu iman hizmeti devam etmekte.

Bediüzzaman Said Nursi Hazreti Ebubekir vari “ben cemiyetin iman selâmeti yolunda ahiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül-gülistan olur.” (Tarihçe-i Hayat-Tahliller) Bu cümleler ile Bediüzzaman fedakârlığın ve feragatin en üst sınırını çiziyor. Bu sayede Kur’ân yeryüzünde cemaatsiz kalmadı, birkaç kişi ile güce meydan okundu.

Bediüzzaman Said Nursî hiç kimseden korkmamış, tezellül ederek hiç kimsenin önünde eğilmemiş. Ölümü pahasına olsa da Rus Komutanına karşı İslâm’ın izzetinden taviz vermez, Divan-ı Harpte Hurşit Paşa’nın “Sende demi Şeriat istedin” sözüne karşılık “"Şeriatın bir hakikatine bin ruhum olsa feda etmeye hazırım. Zira şeriat, sebeb-i saadet ve adalet-i mahz ve fazilettir.”(Divan Harbi Örfi) Sözleri ile korkusuz bir şekilde yüzüne haykırmış. M. Kemal’le olan tartışmasında “Kâinatta en yüksek hakikat imandır, imandan sonra namazdır. Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur” (Tarihçe-i Hayat) şeklinde belirtir. İstanbul’u işgal eden İngiliz Baş Kumandanı General George Milne’ye karşı da Hutuvatı Sitteyi neşrederek kahramanca mücadele vermiştir. Bediüzzaman duruşunun esası bu mücadelelerde saklıdır. Tarihe iman ve Kur’ân fedaisi olarak ismini yazdırmıştır.  

Mahkemelerde onu idam ile yargılayan insanların tehdit ve baskıları onu yıldırmayıp,  hapishanelerdeki eziyet ve işkenceler ile defalarca yapılan zehirlemeler iman ve Kur’ân davasından bir an dahi olsa onu geri bırakamadı. Buralar birer Medrese-i Yusufiye oldu ona.         

Kendisine sunulan dünyevî makam, mal ve mevkilere yönünü bile dönmeden elinin tersi ile itti. Köşk, milletvekilliği, şark umumî vaizliği, üç yüz altın gibi astronomik maaş onu dünyaya bağlamakta yeterli olmaz. Değeri kırk milyon dolar olan yalıyı ve koruyu ona vermeyi teklif eden Said Halim Paşaya “Beni dünyaya çağırma, Ona geldim fena gördüm” (17. Söz- 1. levha) der. İhlasıma zarar verir diye bu teklifi kabul etmez, fani maşuklardan kaçıp hakiki aşka yönelir Bediüzzaman Said Nursî.

Bütün hayatı göz önünde olan Said Nursî çocukluğundan itibaren izzet-i İslamiye, şeref-i diniye ve ilmin izzetini korumak için minnet altına girip sadaka, zekât ve halkın ihsanlarını kabul etmez. İktisat, bereket ve kanaat ile yaşar. Şiddetli bir ihtiyacının olmadığı için dünya malına el uzatmanın ihtiyarının haricinde olduğunu ifade eder. (Barla Lâh. 119. Mek.) Buradan hediye, zekât ve sadâka almaya müsaade olmadığı anlaşılıyor. Bediüzzaman bu davranışları kasten ve bilerek yapar, bu istiğna düsturu ile halkın hediyelerini karşılıksız kabul etmeme prensibi, hayatı boyunca devam eder ve bozmaz. Karşılıksız bir lokma aldığında derhal hastalanır ve o lokmayı yiyemez.    

Bediüzzaman, eğer o gün o teklifleri kabul etseydi bu asrı ve gelecek asırları aydınlatarak süfyanizmin tahribatına sed çeken Risâle-i Nur Külliyatı bu gün elimizde olmazdı. 

Cennet mekân Aziz Üstadım! 

Allah senden ebediyyen razı olsun…

Okunma Sayısı: 1962
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı