Asırlar önce Osmanlıyı yücelten, yükselten kurumlar ortadan kaldırılıp şeair susturulmuş idi.
Dinî tedrisat yapan okullar kapatılarak dinî atmosfer meydana getirecek her türlü neşriyat durdurulmuştu. Herkes baskı ile susturulmuş, bazıları yurt dışına kaçmıştı. Ama susmayan, susturulamayan biri vardı Bediüzzaman Said Nursî. “İslâm cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ân’ımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa, Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur” diyerek ortaya çıkan Bediüzzaman Said Nursî bu tahribata karşı asil bir duruş ortaya koymuştur.
İşte, Yeni Asya’nın bu günkü duruşu, o günkü Bediüzzaman Said Nursî’nin duruşudur. Yeni Asya duruşu; “Bir elime ayı, bir elime de güneşi verseniz dâvâmdan vazgeçmem” diyen Resûlullah (asm) tavizsiz ve Hakk’ın rızasını gaye-i maksat edinen kararlı duruşunu örnek almıştır.
Yeni Asya duruşunda riya yoktur, dünyevî mevki, makam veya herhangi bir menfaat elde etmeye yönelik değildir. Şan, şöhret ve kendisini beğendirme gibi basit gayeye rastlanmaz. Haktan ve haksıza karşı taviz verilmez, haksız güçlülere karşı haklı güçsüzleri savunan duruştur. İhlâstan ve müsbet hareketten ayrılmaz, bu uğurda başa gelecek belâ ve musîbetler düşünülmez, hesaba katılmaz. Kadere teslim olup, yaşanan sıkıntı ve zorluklardan hiçbir zaman şikâyet edilip, pişmanlık duyulmaz. Yeis denizine yolu uğramayan, Rıza-i İlâhî caddesinde yürümenin adıdır Yeni Asya duruşu.
Yeni Asya’yı tanıyanlar bilir ki en zor şartlarda bile Yeni Asya duruşunu bozmaz, söylenmesi gerekenleri müsbet çizgide kalarak söyler. Baskı ve tehditlere aldırış etmeden savunması gereken değer yargılarını tavizsiz savunur. Hak, hukuk, adalet, demokrasinin rafa kaldırıldığı ve korkunun dağa taşa sindiği ihtilâl günlerinde herkes susar, susturulur. Ama Yeni Asya ne susar ne de susturulabilir. Korkunun korkutamadığı duruştur Yeni Asya duruşu. Bütün inanan kesime, mazlum ve masumun sesine kulak vererek onların sesi, nefesi olur. Ülkenin sağduyulu insanına ümit ve şevk kaynağı olan Yeni Asya duruşu ehl-i imana can suyudur. Bu duruşun ne olduğunu bilmeyenler, bu cesaret ve feragate akıl erdiremeyenler “Bunlar deli mi?” diyerek bu duruşu anlamakta âciz kalır.
Ecdadın mazideki o muhteşem değerlerine sahip çıkarak bu milletin istikbalinin hazırlanması için genç neslin hafızalarında yaşamasına ve onlardan istifade etmesine vesile olur. Bütün yayın ve neşriyatıyla bu hususa ayrı bir önem vererek bu idealin tahakkuk etmesi için gayret gösterir. Maddî imkânsızlıklara rağmen, hiçbir fedakârlıktan da geri durmaz, milletin değer yargılarının yok olmasına, unutulmasına sessiz kalmamıştır Yeni Asya. Her adım ve harekette milleti millet yapan değer yargılarına ve iman, Kur’ân hizmetlerine öncelik verir. Yeni Asya’nın başında olanlar bu işe hayatlarını vakfederek, gaye bilmişler. Yeni Asya duruşunu ortaya çıkaran bu yüksek meziyetlerdir.
Yeni Asya duruşu bu müessesede hizmet verenlerin ve okurunun genlerine işlemiştir. Bediüzzaman Said Nursî’yi örnek alarak hayatını Risale-i Nur hizmetlerine vakfeden ve Yeni Asya’nın kurucusu olan Zübeyir Gündüzalp’in duruşu Yeni Asya duruşunu ortaya çıkarmıştır. Zübeyir Gündüzalp Yeni Asya ile özdeşleşmiş, Yeni Asya duruşu Zübeyir Gündüzalp’ten ayrı düşünülemez.
Bunlardan birisi de Zübeyir Gündüzalp tarafından gazetenin başına geçirilen örnek bir dâvâ adamı Mehmet Kutlular’dır. Mehmet Kutlular en zor günlerde bizlere ve inanan kesime şevk kaynağı olmuş, Yeni Asya duruşuna hiçbir zaman gölge düşürmemiştir. Baskı, tehdit ve ehl-i zındıkanın sinsi plan ve oyunları onu yolundan caydıramamış. Gölcük depreminde “Deprem İlâhî ikazdır” demesi bazı güç merkezlerini kızdırdı. Adalet rafa kalktığı için bedel ödetildi, o takiyye yapmadan “Ben sözlerimin arkasındayım” diyerek cesur kalbi ile onlara karşı durdu. Onu satın alamadı güç merkezleri.
Mehmet Kutlular’ın rahle-i tedrisinden geçerek onun elinde yetişti şu an gazeteyi çıkaranlar. Kalem ve çizgilerindeki kararlı duruşları ile dâvâ adamı olduklarını herkese gösterdiler. Yeni Asya camiası fütursuz ve korkusuz bu yiğit dâvâ adamları ile gurur duyar, bunlar genç nesillere iyi birer örnek oldular. Bunların duruşu Yeni Asya duruşunun ta kendisidir, zerre kadar sapma yoktur.
Camiamız Zübeyir Gündüzalp’e ve Mehmet Kutlular’a rahmet dileyip ruhlarına Fatihalar gönderirken, bütün yazarlarımızı ehl-i zındıkanın, ehl-i münafığın ve ehl-i gafletin kötülüklerinden koruması için de Cenab-ı Hakk’a duâ ve niyazda bulunur.
Dostların şunu unutmaması gerekir; İman ve Kur’ân hizmetkârları inayet altındadır!