Yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla ilgili operasyonu, kendisine yönelik bir komplo ve darbe girişimi olarak niteleyen hükümet, buna karşı ard arda yaptığı ataklarla hakim ve savcıları, emniyet müdürü ve polisleri hallaç pamuğu gibi dağıttı; HSYK’yı kendisine bağladı, özel yetkili mahkemeleri bir kez daha “kaldırdı” ve tutukluluk süresini aşağı çekti.
Bu süreçte, darbe teşebbüsünün sorumlusu olarak suçladığı “paralel yapı”yı hedefe koydu.
Konuyu “Cumhuriyet tarihinin en son çetesiyle mücadele ediyoruz, onu da hallettiğimiz zaman demokrasinin önünde hiçbir engel kalmayacak” söylemleriyle halkın önüne taşıdı.
Seçim meydanlarındaki konuşmalarda asıl ağırlığı “Pensilvanya’daki zat”a verdi; “Bize yapılan bu ihanetin hesabını önce—sandıkta—millet, seçimden sonra da yargı soracak” dedi.
Demeye de devam ediyor.
Ancak bu hengâmede, hükümetin alel acele Meclisten geçirdiği ve Gül’ün onayı ile yürürlüğe giren yeni düzenlemeler, özellikle gündemdeki kritik davalarda tartışmalı tahliyeleri beraberinde getirirken, bazı konularda da tam bir kaos ve kargaşanın doğmasına sebep oldu.
Malatya’da boğazları kesilerek katledilen misyonerlerin davasında yargılanan sanıklarla Dink cinayeti davasında en çok adı geçen ve daha önce de bırakılıp sonra tekrar tutuklanan kişi ve Danıştay baskınının faili hakkında verilen tahliye kararları, şok tesiri uyandırırken...
Ergenekon davasını sonuçlandıran mahkeme tarafından reddedilen tahliyelerin başka heyetlerce kabulü üzerine serbest bırakılan Doğu Perinçek, Tuncay Özkan ve Yalçın Küçük gibi isimlerin daha çıkışta “Hesap soracağız, cemaat ve tarikatların kökünü kazıyacağız” tehditleri savurmaları, bu konuda başından beri seslendiregeldiğimiz kaygıları doğruladı.
Ve yargı kaosu için yorumun bini bir para.
Ergenekoncuların tahliyesini reddeden heyet, iktidar cenahınca hem Meclise darbe yapmakla, hem de karar gerekçesini hâlâ yazmadığı için tahliyelerin yolunu açmakla suçlandı.
Buna karşılık, red kararına itirazları değerlendiren diğer heyetler, peş peşe tahliye kararı verdiler. Ve Silivri hızla boşalmaya başladı.
Böylece, başından beri yılan hikâyesi gibi konuşulup duran “uzun tutukluluk” meselesi, davalar sonuçlanıp mahkûmiyet kararları verildikten sonra yapılan düzenleme ile “çözüldü.”
Ve Ergenekoncular tehditlerle aramıza döndüler. Neler yapacaklarını birlikte göreceğiz.
Tahliyeler “Hani Ergenekoncular çıkmayacaktı; aldatıldık mı?” diye soran Şamil Tayyar gibi AKP’lileri dahi isyan ettirdi; Adalet Bakanı Bozdağ ise “Anlamakta ben de zorlanıyorum” dedi.
Sonuçta kavga Ergenekonculara yaradı...