20 Temmuz KHK’larından biriyle getirilen güvenlik soruşturmasının, Mecliste çok gecikmeli bir oldubittiyle yasalaştırıldıktan sonra Anayasa Mahkemesi kararıyla iptali, OHAL eksenli hukuksuzluk sürecine hem kuvvetli bir fren koymuş, hem de gidişatın yönünü hukuka dönüş istikametine çevirecek gibi görünüyor.
Başlangıçta AYM kararına iktidar medyasında yüksek perdeden “Teröre vize” gibi manşetlerle öfkeli ve keskin tepkiler gösterildi. İktidarın güvenlik soruşturmasıyla ilgili yeni bir düzenlemeyi torba kanuna koyma girişimi de aynı tavır ve üslûpla duyuruldu.
Ama teklif Plan ve Bütçe Komisyonunda muhalefetin sağlam ve tutarlı eleştirilerine hedef olduktan sonra Genel Kurul aşamasına geçerken AKP tarafından geri çekildi.
Muhalefetin de seslendirdiği gerekçelerle.
Sonra konunun “özgürlük-güvenlik dengesi”ni gözeten yeni bir yaklaşımla ele alınıp ayrı bir metin hazırlanacağı haberleri çıktı.
Devamında ise AKP’nin kendi içinde yaptığı değerlendirmelerde, TSK hariç kamuda çalışacaklarla ilgili mevcut sistemin korunması ve yeni bir düzenlemeye gerek olmadığı görüşünün öne çıktığı haberleri geldi.
9 Ocak’ta Hürriyet’in duyurduğu bu haberin ertesi günü Milliyet’te de düzenlemeden vazgeçilmesinin ve arşiv araştırması ile yetinilmesinin gündemde olduğu ifade edilirken, AKP kurmaylarının şu sözleri aktarıldı:
“Eğer güvenlik soruşturması olacaksa bu soruşturmayı yapanlara ‘Dedikodu getirme, somut birşey varsa yaz, bunları da gerekçelendirmeden yukarıya arz etme’ diyeceğiz. Niye? Çünkü dedikodu ile insanları ana babasından dolayı memuriyete almıyorsunuz.”
Devamındaki şu ifadeler bilhassa önemli:
“15 Temmuz’da eline silah alıp eylem yapan, sosyal medyada destekleyen kimse onlara gereken en ağır ceza verilsin. Ama bunlar haricindekilerle devleti barıştırmamız, topluma kazandırmamız lâzım.” (10.1.20)
Bizim baştan beri ısrarla, tekrar tekrar söylediğimiz de buydu: Darbecilerden hesap sorulsun. Ama darbeyle de, terörle de hiçbir ilgisi olmayan masumlara zarar verilmesin.
Çok geç dahi olsa iktidarın da bu noktaya gelme işaretleri vermesi hayra alâmet. İnşaallah bu tavırlarının arkasında dururlar. Ve yoğun hak ihlâllerine artık bir nokta konulur.