"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir sataşmaya cevap

Kâzım GÜLEÇYÜZ
08 Şubat 2014, Cumartesi
Atasoy Müftüoğlu, hayli zaman önce yayınlanan bir mülâkatında, Ankara’da Said Nursî ile tanıştığını söylerken, “O zaman Nurculuk çok riskli birşeydi, illegaldi çünkü. Ben o eserleri okuduktan sonra yeni bir süreç başlayacak sanıyordum. ‘Bir ömür, devamlı okunacak’ deyince ben müsait olmadığımı söyledim” demiş, bunu Said Nursî’ye de anlatıp ona “Bu çocukları engellemeyin” dediğini iddia etmiş ve “Geleneği kabul etseydim hâlâ orada duruyor olacaktım. Hâlâ bu harekete eleştirel olarak bakıyorum” ifadelerini kullanmıştı. (Emeti Saruhan, Yeni Şafak, 25.9.11)

Bediüzzaman’ın, ömrünün son demlerinde, sıkı takip altında ve çok kısa sürelerle yaptığı Ankara ziyaretlerinde, o zaman en fazla 17-18 yaşlarında bir genç olan Müftüoğlu’nun onunla bu tarz bir diyaloğa girme fırsatı bulması ne derece mümkündü; tartışmaya açık bir konu.
Ama biz o zaman işin o cihetine girmemiş, “Çıkan her yeni kitabı, gününde edinip hemen okuma merakına sahip bir insan Müftüoğlu. Dolayısıyla külliyatı bir ömür okuma tavsiyesi, mizacına uymamış. Olabilir. Ama bu mizacın, Risale-i Nur’dan istifadesini engellemesine meydan vermeseydi, çok daha verimli olabilirdi” deyip, bu kadarıyla geçmiştik (1.10.11).
Ne var ki, mülâkat sonrası yine Yeni Şafak’ta başlayıp devam ettiği yazılarından, yakında çıkan birinde, Nurculuğa yönelik “eleştirel bakış”ını, haddini fazlasıyla aşan bir saldırganlığa dönüştürmüş Müftüoğlu. Onun için bu defa biraz daha genişçe ele alma gereği hâsıl oldu.
Evvelâ Neonurculukla işe başlayıp, “şizofrenik tiranlık” gibi son derece “zarif” ifadelerle devam etmiş ve bu tiranlığın hükümete/ekonomiye/ Türkiye’ye verdiği zararlar konuşulurken, İslama, tevhidî dünya görüşüne, hayat tarzına verdiği ağır hasarların konuşulmadığından yakınmış Müftüoğlu. Ve neredeyse tekfir etmediği kalmış. Muhtemelen kanaati de o yönde, ama yazısında aleniyete dökmemiş.
Ardından, Nurculuğu da işin içine katıp, yine haddini aşan çok iddialı bir hüküm vermiş:
“Temel İslamî ilkelerin, yaklaşımların, yapıların, çözümlemelerin göreceli hale getirilmesinden, vülgarize edilmesinden, İslamî yönelişlerin, oluşumların Amerikan yörüngesi içerisinde konumlandırılmasından, İslamın millîleştirilmesi ve sağcılaştırılmasından Nurculuk ve Neonurculuk gibi akımlar sorumludur.”
(Yeni Şafak, 28.1.14)
El insaf! En zor ve ağır şartlarda tahkikî iman temelli bir İslamî şuurlanmanın temelini attığı ve toplumda sağlıklı bir dindarlaşmanın zeminini hazırladığı, içeride ve dışarıda meselenin künhüne vâkıf herkes tarafından kabul ve ikrar edilen Nurculuğu bütün bu arızaların sorumlusu olarak göstermek hangi vicdana sığar?
Müftüoğlu, sıraladığı olumsuzlukların sebebini, onların da sebeplerini izale edip çarelerini ortaya koyan Nurculukta değil, entelektüel platformda “fikrî öncüleri” arasında gösterildiği ideolojik sapma ve saplantılarda arasın...

Okunma Sayısı: 3755
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • zafer ferah

    8.2.2014 23:52:00

    hemşehrim zannettiğim hamsi rumuzlu arkadaşın yazdıkları doğru bir kişiden iktidar görevlilerle görüşürken şunu diyalog geçtiğini söylemişti. gerilimi bu şekilde artırmayın deyince diğer kişi iktidar görevli şu cevabı vermiş. olsun onlar konuşsun biz oyumuzu artıriyoruz demiş. yani bunlar olay çıkmazsa yaşamarı mümkün değil. tıpkı tansiyonu yüksek olan birinin ufak bir tansiyon düşüklüğünde daha beter hastalanması gibi bunlarda yaşamamam diye korkuyorlar.

  • Şeref Kaygusuz

    8.2.2014 20:06:00

    Siyasal İslam için Risale-i Nur yolu uzun bir yoldur ve onlar tepeden toplumu dindarlaştırmayı isterler! Siyasete destek olması kaidesi içinde, taklid-i iman mertebesi bile önemli bir dindarlık alametidir!
    Bu arada, siyasal İslam Nur hareketinde hiçbir hoşlanmadı ve hoşlanmaz! Bugün de ister kabul edin ister kabul etmeyin, Fethullah Gülen’e yapılmak istenen dah sonra diğer Nur camiasına yapılacak. Çok acıdır ki Gülen’i siyasetin içinde olmakla ıtham eden Nur kardeşlerimizden bazıları Ak partiyi onlardan daha iyi savunur hale gelmesi çok acı bir haleri!

  • Saffet Rauf uzsoy

    8.2.2014 15:07:00

    Hadsiz abi bunlar bunların tek hedefi Türkiye’yi bir ortadoğu ülkesi yapmak ama Allah bunlara o fırsatı vermeyecek inşaallah

  • ali yeşilkaya

    8.2.2014 12:27:00

    bugünkü lahika köşemizde geçen mektup tam tevafuk etmiş.
    ’siyâsetçi, ekserce tam müttakî dindar olamaz. Tam ve hakîkî dindar, müttakî olanlar, siyâsetçi olmazlar. Yani, maksad-ı aslî siyâsetini yapanlarda din, ikinci derecede kalır, tebeî hükmüne geçer. Hakîkî dindar ise, “Bütün kâinâtın en büyük gâyesi ubûdiyet-i insâniyedir” diye, siyâsete, aşk-ı merak ile değil, ikinci üçüncü mertebede onu dîne ve hakîkate âlet etmeye—eğer mümkünse—çalışabilir. Yoksa, bâkî elmasları kırılacak âdî şişelere âlet yapar.’
    üstadın burada kastettiği siyasetçi sadece meslek olarak yapanlar değil.sünuhatta tarafgirlik ve siyasetçilik olarak tarif ettiği manadır.
    dolayısıyla adı geçen şahıs ve benzeri islamcıların,siyasetlerine muhalif olan din kardeşlerine karşı takındıkları dil ve tavır ile,gazetemizin tavrı ve dili arasındaki fark da siyasetçi ve hakiki dindar arasındaki farkı ortaya koyuyor.
    yaşasın, zaman geçtikçe gençleşen kuran ve onun kanun-u esasilerinin dellalı olan risale-i nur.

  • Garib Doğu

    8.2.2014 11:28:00

    Müftüoğlu,bu cürret ve cesareti nereden alıyor?Kime,kimlere güvenerek bu ağır ithamları yapıyor?Kimin borazanlığını yapıyor?Soruları daha da çoğaltmak mümkün.Aslında malum şahıs,içindeki kini,adaveti kusmuş.Düşmanlık hislerini tatmin ederek yazmış.Yazdıklarının ilmi olarak hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur.Tamamen safsatadır,uydurma şeylerdir.İçinin üfünetini dışarıya çıkarmış.Zihin dünyasında kendine göre birtakım argumanlar oluşturmuş,bir camiayı karalamak için bayağı gayret sarfetmiş,epey çabalamış,ama beyhude! Güneş balçıkla sıvanmaz.Üflemekle sönmez.Karanlığa taş atıyor beyefendi.Kafaları karıştırıyor.Ama sayın yazar şunu katiyyen bilsin ki Risale-i Nur gibi hakikat denizinden su içmiş bir insanı etkilemesi asla mümkün değildir.Sadece nefretini kazanır.Eğer fikir ve düşünce namusunu taşıyorsa,karalama ve iftiralara başvurmadan ilmi, akli ve mantiki delillerle iddialarını isbat eder,o zaman kimsenin itirazı olmaz. Yoksa hem müfteri olur,hemde ilim adamı hüviyetini kaybedersin..

  • ramazan

    8.2.2014 10:33:00

    Nurcuların islamı sağcılaştırdığı bir iddiadır ama bir iktidar uğruna sizlerin islamı dünyevileştirdiğiniz talihsiz bir sonuçtur.

    Biz sizleri çok iyi tanırız, sıkıştınız mı bir satır risale okumadan nurculuk üzerine kimseye söz bırakmazsınız.

    İsminin Müftüoğlu olması insanı ahirette kurtarmaz. Önce islamın doğrularını ve islama layık doğruları bir hayatınıza geçirin de belki ahiretinizi kurtarırsınız.

  • özdemiroğlu

    8.2.2014 07:27:00

          (2) İslamiyetin sağcılıaştırılması meselesi,şayet Üstadın terör ve anarşi gibi karışıklıklara pirim vermemesi ve Siyasal İslamcıların Mısır ve Suriye gibi yerlerde görüldüğü üzere çıkarılan fitne oralar Müslümanlarını ve dini değerleri tarümar etmiştir.Esasen muhatap bile değilsin.Ancak seni ciddiye alan safdiller olabilir.Onun için takibimizde ve gözümüz üzerinde olacaktır.

  • özdemiroğlu

    8.2.2014 07:21:00

           Eğer bu hadsizlere haddi bildirilmezse bu şekilde saldırganlıklarına devam edeceklerdir.Nurculuk ve Neonurculuk(neyse o ?) güya İslamı millileştirmiş.Ey kendini ulema zanneden kişi;bil ki Bediüzzaman bu ülkenin,bu toprağın insanıdır.Onun için İslamiyeti de bu toprakların mazlum insanına hitap eden şekilde ele almıştır.Sağcılaştırma ve millileştirme dediğin herze şayet ırkçılık anlamında ise,bil ki,Nurculuk ırkçılığın en büyük düşmanlarınandır.Zaten böyle olsaydı,devrin hakim zihniyeti ile çatışmazdı.Şayet müspet milliyetçilikse o zaten İslamiyetin şiarıdır.Ağzını topla ve haddini bil!

  • Sezai Mumcu

    8.2.2014 02:18:00

    Söz konusu zat Risale-i Nurlari ve onunla imanini kurtaran ve icindeki hakikatlere hava su ekmek gibi ihtiyac duyanlari anlamayabilir, bu olmadigina delil olamaz.

    Bilakis mahkemelere intikal eden savci iddianamelerinde gectigi gibi bundan 70 sene evvel 6000 küsür sayfalik Risale-i Nur Külliyati el yazisiyla 600 000 nüsha cogaltilarak dünyada Kur’an-i Kerim haric esi benzeri görülmemis bir rekor kirilmistir. Kaldiki bu 600 000 nüsha yasaklar ortaminda gönüllülerin varini yogunu ortaya koyarak vücuda getirdikleri emsalsiz bir tarihi olaydir. Demek ki ihtiyac zaruret derecesinde hasil olmus ki ta 70 sene önce bu kadar nüsha cogaltilmis. Benim evimde ve elektronik cihazlarimda bütün külliyat toplam 6 defa var. Tanistigimdan beri her zaman hava ve su gibi ihtiyac duyuyorum ve her okudugumda sanki daha önce hic okumamisim gibi bir tazelik ve zenginlikle karsilasiyorum. Bütün külliyati 40-50 defa okumus olmasina ragmen hala ihtiyac duyan insanlar aramizda yasiyor. Bu yetmez mi?

  • hamsi

    8.2.2014 01:51:00

    Sayın Güleçyüz
    Bunların islami referansları Seyyit Kutup ve Mevdudi’lerdir. Şimdi baktığımz da onlar ülkelerini hangi kaçınılmaz sona sürüklediler, Mısır ve Pakistan’a bakalım. Bunlar (müftüoğlu gibiler) acısız ve kansız bir ortamda yaşayamazlar. İllaki yaşadıkları toplumda bir kıyım ve katliam olacak ki ancak kendilerine gelsinler. Yoksa bunlar NUR ile yaşayamazlar. Bunlar bu günün Türkiye’sinde insan yığınlarının bulunduğu noktalara bombalar yağdırıp kıyamet koparken sağ el havada işaret parmağı ile gökyüzünü gösteri Allah u Ekber tekbirleri getiremedikleri için acı çekiyorlardır.

    Nereden mi biliyorum. İHL de DPY yurdunda tam 7 yıl çocuk yaşta hep bu zihniyetlerle yaşadım. Kendilerinden olmam için cazip teklifler aldım, olmadığım için türlü baskılara maruz kaldım. Hem okuldan hem de yurttan atıldım. mahkemeye verdim yeniden aynı okula ve yurda, kısaca aynı mücadeleye döndüm ve okulumu bitirebildim. Oradan tanıyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı