Seçim bahsi açıldığında, 12 Eylül ürünü seçim sistemi ve YSK ile seçim kurullarının da Saray+iktidar baskısından âzade olmadığı gerçeği ortadayken, seçime de ümit bağlamamak gerektiğini düşünenler var.
Ama bu gerekçeler ne kadar gerçek olsa da, seçimden ümit kesmek asla doğru değil.
Evet, seçim yarışı adaletsiz ve haksız rekabet ortamında yapılıyor. Bir tarafta gerek devlet imkânlarını, gerek aslan payını aldığı Hazine yardımının yanı sıra diğer kaynaklardan da beslenen finans gücünü, gerek medyayı alabildiğine kullanan bir iktidar; diğer tarafta bunlardan mahrum bir muhalefet...
Böyle bir tabloda AKP için “Kazanamayacağı bir seçimi yaptırmaz” diyenler dahi var.
Keza “Bu adaletsiz seçim sistemiyle AKP’yi sandıkta yenmenin imkânı yok” diyenler de.
Ama bu düşünce kesinlikle doğru değil ve dahası son derece sakıncalı. Çünkü demokrasiye ve sandığa inançsızlık anlamına geliyor. Oysa engeller ne kadar zorlu, şartlar ne kadar ağır olursa olsun; çözümü demokraside ve sandıkta aramaktan vazgeçemeyiz.
Nitekim Türkiye 50 öncesinin şeflik rejimini 1950 seçimiyle bertaraf etti; 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerini de seçimle aştı.
(Tahribat ve tortularını hâlâ tam olarak giderip telâfi ve tamir edememiş olsa bile... Ki bu da tam demokrat bir siyasetle mümkün.)
Keza çok uzağa gitmeye gerek yok. Geçen yılki yerel seçimlerin sonucu ortada. Özellikle İstanbul seçimi. İlk turdaki 13 bin farka itiraz eden iktidar ikinci turu 800 bin küsur farkla kaybetmedi mi? Bu netice, hiçbir baskı ve manipülasyonun, seçmen kararlılığının önüne geçemeyeceğini gösteren en çarpıcı örneklerden biri olarak siyasî tarihe geçti.
AKP iktidarını ve özellikle tek adam rejimini ciddî şekilde sarsan bu dip dalga büyüyor.
Büyük bir kamuoyu şirketi tarafından yapılan ve Ankara kulislerinde konuşulan çok özel bir anketin sonuçları bu açıdan da düşündürücü: Tercihi olmayanların, oyunu gizleyenlerin ve söylemek istemeyenlerin oranı yüzde 36 gibi görülmemiş bir seviyeye çıkmış. Ve bütün partilerin, başka partiye asla oy vermeyecek olan çekirdek seçmen kitlelerinde önemli oranda küçülmeler varmış.
Bu sonuçlar yeni bir siyasî depremin habercisi gibi görünüyor. Hayırlısı olsun diyelim.