Büyük İstanbul Gazetesi’nde Adnan Deniz’e verdiğimiz mülâkatın, bugün cemaatlerle ilgili kısmından bir bölümü aktaralım:
- Birleşmeyi, ortak aklı, şahs-ı manevîyi ve meşvereti her defasında olmazsa olmaz gören cemaatlerin ayrılık sebeplerini nasıl açıklayabilirsiniz? Cemaatler değişik zaman dilimlerinde farklı nedenleri gerekçe göstererek ayrılıklara gitmişler. Bu ayrılık sebeplerini nasıl izah edebilirsiniz? Herkesin bir grup oluşturma sevdası nasıl tanımlanabilir? Birleşmeyi ve ortak aklı esas alan bu gerçeklik ışığında küçülmeler, bölünmeler, bir tezat oluşturmuyor mu? Doğru olan hangisi?
- Çok önemli bir imtihan rüzgârı esiyor bu hizmetlere mensup olan insanların üzerine. Burada şahsî zaafların devreye girmesiyle yeni bir imtihan başlıyor. Bununla ilgili birçok detay Risale-i Nur’da, özellikle lâhikaların çeşitli yerlerine serpiştirilmiş, izah edilmiş ve ikazlarda bulunulmuştur. Bu şahsî zaaflar ve ben baş olayım tutkusunun yanı sıra birtakım rekabetler, kıskançlıklar ve ihtilaflar zaman zaman öne çıkabiliyor.
İhlas Risalesi’nin hemen başında aktarılan şöyle bir hadisi hatırlarız:
“İnsanlar helâk oldu; âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu; ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu; ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” İhlâsı her an kaybetme riski içindeler. Kademeli bir şekilde imtihanlar söz konusu. Birini aşıyorsunuz, bir başkasıyla karşılaşıyorsunuz.
Bunun dışında çok önemli bir başka detay; siyasetin en önemli ihtilaf ve fitne sebeplerinden biri olması. Siyasî fikir ayrılıkları şahsî uyuşmazlıklarla birleştiğinde daha da yıkıcı olabiliyor. Onun için Bediüzzaman’ın “Sakın siyaset cereyanları sizi tefrikaya atmasın” şeklindeki uyarısını unutmamamız gerekiyor. Ve siyasî fikir farklılıkları çok daha önemli ve kalıcı müştereklikleri geri planda bıraktırabiliyor. Oysa bilmeliyiz ki, siyaset gelip geçici birşey. Bugünün siyaseti yarın geçersizleşebiliyor. Bugünün çok güçlü bir siyasî aktörü yarın silinmiş olabiliyor.
Onun için tüm bu hassas meselelerin otokritiğinin tüm cemaatler tarafından ön şartsız yapılması zaruret ve mecburiyettir.