Cezaevi istatistiklerine göre, AKP iktidarının “çok önemli başarı”larından biri hapishane nüfusunu katlayarak büyütmesi. Farklı yıllara ait rakamlar bunu çok net bir şekilde gözler önüne seriyor.
Mesela 2005’te 70.277 olan mahpus sayısı 2010’da 120.814’e, 2023 3 Temmuz’unda 231.006’ya yükselmiş. Kapalı cezaevlerindeki kalabalığı biraz olsun azaltmak için geçen Temmuz’da çıkarılan son infaz indiriminin ardından sayı 2 Ağustos’ta 213.781’e düşmüş.
Ama bu azalma çok kısa sürmüş ve cezaevi nüfusu 1 Eylül’de 215.564’e, 2 Ekim’de 221.232’ye, 1 Kasım’da 227.332'ye çıkmış.
Görünen o ki, bu gidiş devam ederse birkaç ayda sayı yine Temmuz’daki rakamı bulacak.
Mahpus sayısı arttıkça cezaevi koğuşlarındaki yoğunluk izdiham boyutuna ulaşıyor ve daracık izbe yerlere tıklım tıklım insanlar dolduruluyor. Onun için sürekli yeni cezaevleri inşa ediliyor. Ve kimi iktidar mensupları bunu “büyük bir başarı ve hizmet” diye propaganda konusu yapıyor.
Bir araştırmaya göre 31.1.21 itibariyle Avrupa Konseyine üye 49 ülkede 1 milyon 414 bin 172 tutuklu bulunduğu; mahpusların en fazla olduğu ülkenin 478.714 kişiyle Rusya, ikinci ülkenin 272.115 kişiyle Türkiye olduğu tesbit edilmiş; ilk sıradaki Rusya’da 100 bin kişi başına 328 kişi hapisteyken, onunla yarışan Türkiye’de bu sayı 325 olarak belirlenmişti.
Aynı araştırmada yer alan dikkat çekici bir başka tesbit 2011 ile 2021 arasında Avrupa’da hapsedilme oranı yüzde 89.3 ile en fazla büyüyen tek ülkenin Türkiye olmasıydı.
Bilhassa 2016 ortasından itibaren yaşanan tırmanışın sebebi belli: 15-20 Temmuz sürecindeki yoğun ve hukuksuz tutuklama ve mahkûmiyetler. Her birinin “hak ihlali” olduğu, BM İnsan Hakları Komitesinin ve AİHM’in verdiği kararlarla tescil edilen hukukî dayanaktan mahrum tutuklama ve mahkûmiyetler.
Bunların dışında cinayet, yaralama, hırsızlık, gasp, tecavüz, taciz, çete, uyuşturucu ticareti gibi gerçek suçlardaki artış, ayrıca üzerinde durulması gereken bir vahamet ve felaket.
Bu çerçevede bilhassa çocuk suçlarındaki anormal tırmanış, hepimizi derinden sarsması ve bir an önce çare arayışına sevk etmesi gereken son derece endişe verici bir gelişme.
İktidarın terör ve darbeyle hiç ilgisi olmadığı halde “terörist” yaftası vurduğu on binlerce kişiyi içeride tutmaya devam ederken, ikide bir çıkardığı adaletsiz ve çarpık infaz indirimleriyle gerçek suçluları salıvermeyi alışkanlık haline getirmesi ise bu kara dönemin unutulmaz garabetlerinden bir başkası.