KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır muhafazakârların AKP’yi kitlesel bir kopuşla terk ettiğini söylerken “erime değil, kopuş” diyor ve bu durum için “buzdağındaki parçalanma” benzetmesi yapıyor.
Bu sürecin alarm sinyali geçen sene yapılan 23 Haziran İstanbul seçiminde verildi.
Erdoğan’a çeyrek asırdır görmediği bir şok ve hüsranı yaşatan derin dip dalga devam ediyor. AKP 18. iktidar yılında giderek artan bir yoğunlukta çözülme işaretleri veriyor.
Şu tesbitler Davutoğlu’na ait:
“Partide dört tehlikeli yapı var. Bir: Kripto fetöcüler. (Bizim gözlemimize göre bunlar antifetöcülüğün de şampiyonluğunu yapıyorlar.) Bazıları pelikancıların içinde. İki: ‘AKP’yi biz yönetiyoruz’ diyen 28 Şubatçılar. Üç: Rant ve çıkar çevreleri. Dört: Partiyi şahsî ve ailevî miras olarak görenler.” (Medyascope yayını, 10.2.20)
Parti yönetiminde ve iktidar politikalarında bunların öne çıkıp etkin hale gelmesi, AKP’yi kuruluşundan itibaren alıp bugünlere taşıyan idealist kadroları küstürmüş ve dışlamış.
Nitekim partiyi çözülme noktasına getiren en önemli sebeplerden biri, tek adam rejimine geçiş sürecinde, yılların kadim yol arkadaşlarının çoğunun tasfiye edilmiş olması.
Bir diğeri, OHAL rejiminde ayyuka çıkan hukuksuz uygulamaların ve yol açtığı mağduriyetlerin AKP tabanını da ciddî şekilde tedirgin ve rahatsız eder boyutlara ulaşması. Keyfî tutuklama ve ihraçlardan bir şekilde etkilenmeyen bir ev ve ailenin neredeyse kalmaması.
Hedefteki cemaatin, iktidar ortağı olarak gücü elinde bulundurduğu dönemlerdeki kimi uygulamaları sebebiyle oluşan öfke birikimi; görülmemiş boyuttaki karalama, yıpratma ve itibarsızlaştırma kampanyasının kitlelerdeki etkisi ve hak ihlâlleriyle sebebiyet verilen mağduriyetlerin sansürlenip karartılması, insanî ve vicdanî tepkilerin önünü kesti, ama bir yere kadar...
İnsanlar işin ucunun kendilerine de dokunduğunu gördüklerinde durumun vahametini fark etmeye ve tepki vermeye başladılar.
İstişareyi ve ortak aklı devredışı bırakan tek adam rejiminin her alanda yol açtığı fâhiş hatalar çoğalıp iç ve dış politikada olumsuz sonuçlar doğurmaya devam ettikçe ve özellikle ekonomideki daralma cepleri yakmaya başlayınca süreç daha da sür’at kazandı.
Kaçınılmaz sona doğru...