Resmiyette 98. yılı kutlanan cumhuriyetin gerçek başlangıcını Bediüzzaman 1908 olarak ifade ediyor ve bunu bir ayetteki harflerin ebced değerleri üzerinden tesbit ediyor.
“Allah’ın nurunu üflemekle söndürmek isterler. Allah ise nurunu tamamlamaktan başka birşeye razı olmaz. Kâfirler hoşlanmasa da” mealindeki Tevbe Sûresi 32. ayetinden bir cümlenin harf değerlerinin 1324 ettiğini yazıyor ki, miladî karşılığı 1908’e denk geliyor.
Üstad bu işaretin yorumunu yaparken, Avrupa zalimlerinin “devlet-i İslamiyenin nurunu söndürmek niyetiyle” yaptıkları müthiş suikast planına karşı Türk hamiyetperver ve milliyetperverlerinin hürriyet ve cumhuriyeti ilanla mukabeleye çalıştıklarını belirtiyor.
Meşrutiyeti cumhuriyet olarak ifade etmesi manidar. Ki meşrutiyet için yaptığı “Adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir” tarifini bilâhare güncellerken cumhuriyet için tekrarlaması da bunun ifadesi.
Cumhuriyetin yanına “demokrat”ı eklemesi ise, demokrasiyi de aynı bütünlük içerisinde mütalâa ettiğinin çok açık bir tezahürü.
Demek ki, bir “dindar cumhuriyetçi” olarak Said Nursî, aynı mananın birbirini tamamlayıp tekâmül eden formları ve aynı silsilenin halkaları olarak meşrutiyet-cumhuriyet-demokrasi kavramlarını bir görüyor. Ve onun için asıl önemli olan, isim değil, müsemma; yani o ismin ifade ettiği muhteva ve mana.
Eskişehir Mahkemesi’ndeki müdafaasında dindar cumhuriyeti Asr-ı Saadet modeliyle anlatırken vurguladığı gibi, “isim ve resimden ibaret” değil, “hakikat-i adaleti ve hürriyet-i şer’iyeyi taşıyan dindar cumhuriyet.”
Yanı sıra, meşveret ve kanun hâkimiyeti.
Bu esasların fiilen uygulanmadığı bir rejim, kendisine o adı verse bile, gerçek bir cumhuriyet olarak kabul edilemez. Olsa olsa, yine Üstadın tabiriyle, “cumhuriyet namı takılan bir istibdad-ı mutlak” olur. 1923’ten sonra kurulan tek parti ve tek adam rejimi gibi.
Üstadın şu sözü de bahsi tamamlıyor:
“Meşru, hakikî meşrutiyetin müsemmasına ahd ü peyman ettiğimden, istibdat ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım.”
Bize düşen de, demokrasi görüntüsü altında dayatılan tek adam rejimine sille vurmak.
Seçim sandığında, hür oylarımızla...