Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının basın kartı dağıtımındaki hukuksuz ve keyfî uygulamasına karşı açtığımız davada Ankara 6 İdare Mahkemesinin verdiği iptal kararını duyurmuştuk.
Benzer bir karar, gazetemiz çalışanı Musa Aydın’ın açtığı davada Ankara 5. İdare Mahkemesi tarafından da verildi. Saraya yeni bir hukuk dersi niteliğindeki karardan pasajlar:
* Hukuk devleti, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan, bunu geliştirerek sürdüren, insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, yargı denetimine açık olan devlettir.
* Belirlilik ve hukukî güvenlik ilkeleri ile idarenin keyfî hareket etmesi engellenmiş olur.
* Bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi olarak ifade edilen hukukî güvenlik ve idarenin iş ve eylemlerinde makul süre içinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olarak ifade edilen hukukî belirlilik ilkeleri, idarelerin ilgililerin başvurularını makul sürelerde inceleyip değerlendirmesini zorunlu kılar.
* Basın kartının, resmî nitelikte bir kimlik belgesi olduğu ve basın mensuplarının faaliyetlerini destekleyici ve bazı kolaylıklar sağlayıcı niteliğinin bulunduğu dikkate alındığında, davalı idare tarafından davacının başvurusunun değerlendirme aşamasında olduğu belirtilmişse de, idarenin gerekli araştırma ve değerlendirmeyi yapmayarak, aradan uzun bir süre geçmesine karşın davacının basın kartını yenilemediğinin anlaşılması karşısında, gazeteci olarak görev yapan davacının basın kartının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
* Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine... oybirliğiyle karar verilmiştir.
Sarayın propaganda birimi gibi çalışmayı iş edinen İletişim Başkanlığının sorumlularına, peş peşe gelen bu yargı kararlarına rağmen kendi bildiklerini okumaya ve keyfî uygulamalarına devam ettikleri takdirde, hukukun bir gün kendilerine de lâzım olacağını ve er veya geç gelecek olan o günün gittikçe yaklaştığını bir defa daha hatırlatmak isteriz.
Mahkeme kadıya mülk olmadığı gibi, o makam da bugün orada olanların değildir.