AYM’nin iptal ettiği güvenlik soruşturması düzenlemesini iktidarın torbayla tekrar getirme girişimi bizzat AKP’lilerce seslendirilen “Bunun 28 Şubat’ta yapılanlardan farkı yok” itirazları üzerine rafa kaldırılmıştı.
Konuyu işlediğimiz iki yazımız:
https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/guvenlik-sorusturmasinda-dayatma-geri-tepti_509052
https://www.yeniasya.com.tr/kazim-gulecyuz/artik-akp-de-bu-noktaya-geldiyse_510429
Linkini verdiğimiz ikinci yazıda da aktarmıştık; AKP’lilerin “15 Temmuz’da eline silâh alıp eylem yapan, sosyal medyada destekleyen kimse onlara gereken en ağır ceza verilsin. Ama bunlar haricindekilerle devleti barıştırmamız, topluma kazandırmamız lâzım” deme noktasına gelmesi bilhassa önemliydi.
Aradan altı ay geçti, o zaman reddedilen güvenlik soruşturması yine gündeme getirildi.
Belli ki, derin mahfiller, kapalı kapılar ardında pişirdikleri antidemokratik tuzak ve kumpasları AKP ve Saray iktidarı eliyle hayata geçirme taktiğinden vazgeçmiyor. Ancak iktidar partisi grubundan sızan kulis bilgileri, bu durumun o cenahta yol açtığı rahatsızlığın da büyüyerek devam ettiği yönünde.
Bakalım, işin sonu nereye varacak?
Güvenlik soruşturmasıyla eşzamanlı olarak gündeme getirilen başka dayatmalar da var.
Biri çoklu baro, diğeri sosyal medya...
İkisinde de çıkış noktası, iktidarın kendi niyet ve maksadı için kullanmaya çalıştığı provokasyonlar. Çoklu baro projesi, Ramazan başındaki Cuma hutbesine Ankara Barosunun verdiği ölçüsüz tepki sonrasında ortaya atıldı. Sosyal medyayı kontrol altına alma girişimi de provokasyon amaçlı olduğu açıkça belli olan ahlâksız ve iğrenç paylaşımlar üzerine başlatıldı.
İktidarın 15-20 Temmuz OHAL süreciyle girdiği ve tek adam rejimiyle tırmanışa geçen otoriterleşme eğiliminin yeni örnekleri bunlar.
Bundan bağımsız olarak, konjonktürel rüzgâr ve dalgalanmaların etkisiyle, anlık ve fevrî tepkilerle, ilgili kesimlerin katılım ve müzakeresine fırsat vermeden yapılan düzenlemelerin uygulamada çok daha sıkıntılı sonuç ve sorunlar doğurduğu da, yaşanan birçok tecrübeyle sabit.
Meclisi de, kamuoyunu da, hattâ ilgili bakanları da dışlayarak alınan kararlarla yürüyen yeni sistemin ortaya çıkardığı, sonu gelmeyen yap-boz skandalları bunun yeni ve güncel örnekleri.
Meselâ çoklu baro teklifinden Adalet Bakanlığı’nın dahi bilgi ve haberinin olmaması gibi.
Bu yolla sistem kendisini de tüketiyor.