Manipülasyon. Herkese tanıdık bu kelime. Çoğumuzun hayatında var bu hikâye. Hz. Adem’den ve Hz. Havva’dan bu yana her türlü manipülasyona ve manipülasyonun yol açtığı sayısız zararlara şahit tarihimiz.
Tarihin her döneminde, ilişkilerin her kesiminde; en tepedekilerden en sıradan insanlara kadar manipülasyon her zalimin elinde. O bir manipülatör, algı yönetmeni. Yaşadığın bir psikolojik savaş. Zihnine, benliğine, ruhuna karşı açılmış.
Gözle görülmez fakat etkisi derin, tahribatı sinsi. Kandıran ve kandırılanların oyunu sahnede. Kandıran savaşı açan.
Bilinçli ve art niyetli. Kandırılan kurban. Gaflet uykusunda, uyanmaya muhtaç. Hilecidir manipülatör. Gerçeği evirir, çevirir, çarpıtır. Özü ile sözü bir olmaz. Güzel konuşur, çirkin işler yapar. Manipülasyonun özü yalana dayanır. Senin dilini korkak alıştırdığın yalan onun dilinin kiridir. Yalan manipülatörün ustalık alanı. Yalanlarıyla kandırır, çıkarı doğrultusunda kullanır. Bencil, empati yoksunu bir zalimdir. Merkeze kendini koyar, dünyayı etrafında yorar. Manipülatörler, her şey kendi kontrollerinde olsun, herkes kurdukları düzene uysun isterler.
Senin iyiliğin için
Üflesen sönecek kadar zayıf, ama hipnoz edecek kadar güçlü manipülasyon. Kişide yol açtığı etki adeta bir büyü. Manipülasyon bir gaflet balonu. Balonun içinde olduğunu anlarsan, dokunsan patlayacak. Kolay değil manipüle edildiğini anlamak çünkü manipülatör anlamaman için her şeyi yapacak. Düşünmemen için dünyanın süsünü önüne serecek. Seni resmin bütününden koparıp, parçasıyla oyalayacak. Sana tatlı dille yaklaşarak, art niyetini “senin iyiliğin için” kılıfıyla örtecek.
Sözlerini büyülü bir silâh gibi kullanacak. Uyanmaya başlarsan, zayıf noktanı sana koz yapacak. Korku ve öfke duygunu tetikleyip seni tahrik edecek. Suçlayacak, itibarsızlaştıracak, yalnızlaştıracak. Kurduğu dünyadan çıkmanın bedelini böyle böyle ödetecek.
Manipülasyondan kurtuluş
Allah Kur’ân-ı Kerîm’de zalimlerin kurdukları tuzağı örümceğin evine benzetiyor:
“Yuvaların en zayıfı örümceğin yuvasıdır; keşke bilseler” (Ankebut, 41) Ayetler Müslümanları uyarıyor: “Akletmez misiniz?” (Bakara, 44), “Siz düşünmez misiniz?” (Nahl, 17-19), “Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin (ihtiyaç duyduğunuz temel bilgilerin) içinde bulunduğu bir Kitap (Kur’ân) indirdik.
Yine de akıllanmayacak mısınız?” (Enbiya, 10) Bediüzzaman Said Nursî de Risale-i Nur eserinde, “Her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz. İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz.” (Münazarat) diyerek bizleri körü körüne taassubdan men ediyor.
Kur’ân psikolojik savaş karşısında Müslümanları uyarıyor
İnsan nisyandan gelir. Unutur ve hataya düşer. Yanlış yapabilir, günah işleyebilir. Yanlışını savunmaya başlarsa şeytanlaşır. Yanlışında ısrar eden zalimlerdir. Kur’ân-ı Kerîm psikolojik savaş karşısında Müslümanları uyarıyor. Zalimlere karşı feraset, basiret ve dirayet giysisini giymemizi söylüyor. Hayat hüsn-ü zan ile güzelleşir. Fakat başımıza gelen kirli oyunlara, karşımıza çıkan gizli düşmanlara, kaynağı meçhul dedikodulara, iftiralara karşı, konuşan uzman, psikolog, doktor, bilim insanı dahi olsa su-i zan gözlüğü ile bakmalı, manipülasyona karşı su-i zan ile hareket etmeliyiz. Unutmak, gaflet içinde yaşamak, duygusal davranmak, tefekkürden uzaklaşmak insanları manipüleye açık hale getiriyor. Ucu bucağı olmayan, tehlikeli bir deniz manipülasyon. Eleştirel düşünenin, tefekkür edenin, basiret ve feraset sahiplerinin boğulmaktan kurtulduğu bir deniz.
(Genç Yorum dergisi, Ağustos 2025 sayısından alınmıştır.)