2026 Merkezi Yönetim Bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde günlerce konuşuldu, tartışıldı ve netice olarak kabul edildi.
Bütçe, bir bakıma devletin gelirleri ile giderlerinin yani harcamalarının listelendiği bir ‘belge’dir. Bir yıl boyunca devletin yapacağı işler, bu ‘belge’ye göre hayata geçirilecek.
Hazırlanan bütçeye göre 2026 yılında faize, faizcilere ve paradan para kazananlara fazlaca pay ayrılırken; çalışanlara ve emeklilere ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde para aktarılmayacak. Gerçi faiz meselesi TBMM’de çokça tartışıldı, ama müspet anlamda her hangi bir düzeltme yapılmadı. Faiz meselesi elbette sadece 2026 bütçesini yutmuş olmuyor, ancak bu ‘bataklık’ her geçen gün daha da derinleşmektedir. Dolayısı ile “Eskiden de faize ve faizcilere para veriliyordu. Ne yapalım? Böyle gelmiş böyle gider. Faizle borç alınmazsa devletin çarkları dönmez” denilmemeli. Bu kısır döngünün millet ve memleket menfaatine olmadığı iyice anlaşılmalı ve ‘faiz batağı’nın kurutulması yönünde ciddi ve kararlı adımlar atılmalı.
Türkiye’yi idare edenler her fırsatta faiz aleyhinde konuşuyorlar, ama ne hikmetse faizcilere pay aktarmaktan da geri durmuyorlar. Bütçede faize ayrılan miktarın her yıl artması, idrarecilerdeki ‘faiz aleyhtarlığı’nın kâğıt üstünde kaldığına en büyük delil.
TBMM’de yapılan konuşmalardan aktarılacak iki misal, faiz batağının büyüklüğünü görmeye yeter. İşte ilk haber: SP Ankara Milletvekili Mesut Doğan, Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada Türkiye’nin borç ve faiz yükünün kontrolden çıktığını vurguladı. Doğan, devletin iç ve dış borcu, özel sektörün borcu, esnaf ve hane halkı borçlarıyla birlikte ülkenin toplam borcunun 56 trilyon liraya ulaştığını ifade etti. Bu borcun karşılığında son 23 yılda 61 trilyon lira faiz ödendiğini belirten Doğan, “Allah’tan korkmak lazım. Türkiye’de 26 milyon aile var. Bu ülkedeki bütün evleri yıksak, hepsini sıfırdan yapsak yine 60 trilyon etmez. Türkiye’yi baştan imar edecek bir parayı faize kaptırmışız. Bu artık sorun değil, kontrolden çıkmış bir sorundur. Kontrolden çıkmış sorunlar felakete açılan kapıdır. Ülke olarak büyük bir felaketin eşiğindeyiz” ifadelerini kullandı.
İkinci haber de şöyle: CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, 2018–2026 döneminde ödenen ve ödenmesi öngörülen faiz tutarının 275 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Arslan, bu tutarın bugünkü kurla 11 trilyon 750 milyar TL ettiğini belirterek, faiz yükünü çarpıcı bir benzetmeyle anlattı. “Bu parayı 200 TL’lik banknotlarla taşısaydık 25 tonluk 2 bin 350 TIR dolusu ederdi. Bu TIR’lar konvoy hâlinde dizildiğinde 40 kilometrelik bir uzunluk ortaya çıkıyor. Bu bütçe hizmet bütçesi olmaktan çıkmış, borç, açık ve faiz sarmalına dönüşmüştür. Bu TIR’ların içinde hastane yok, okul yok, fabrika yok, konut yok. Sadece faiz var. Faize giden bu kaynak emekçinin sofrasından, emeklinin cebinden, halkın geleceğinden kesiliyor.”
Sadece bu bilgiler bile Türkiye’yi idare edenlerin yanlış yolda olduğunu göstermez mi? Nerede kaldı faiz hassasiyeti?