"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hangi düşman, nereye ok atıyor?

M. Latif SALİHOĞLU
01 Nisan 2017, Cumartesi 00:30
Bilhassa 12 Eylül (80) Darbesinden sonra, siyaset bataklığına saplanmış kimi bağnazların yanlış mâna ile aksi yönde tatbik ettiği İmam-ı Şâfii’nin şöyle bir sözü var: Düşman okunu takip edin, o sizi hak ehline götürür.

Bu hak sözü, dün olduğu gibi, maalesef bugün de dillerine pelesenk ederek yanlış mâna verenler var.

Bu kesimden olup, aklî muhakeme kabiliyetini bütün bütün kaybetmeyenlere, şöyle esaslı bir izahatta bulunmak lâzım.

O halde, biz de izâh kabiliyetimiz nisbetinde, yeri ve zamanı gelen bu vazifeyi yapmaya çalışalım.

* * *

Bu meselede, öncelikle “düşman”ın tanım ve tesbitini iyi yapmalı.

Dahası, dahildeki dost-düşman kim; hariçteki dost-düşman kim? Bunların da tasnif edilmesi lâzım.

Bütün bu tanım, tesbit ve tasniflerden hiçbirini yapma-belirleme zahmetine katlanmadan, sadece siyaseten “Kime kime oy veriyor? Kim neyi destekliyor?” noktasına bakarak hüküm vermek, kişiyi doğru tarafa, yani hak ehline götürmeye yetmez. Aksine, kişiyi tamamen zıt bir istikamete sürükleme riski ile karşı karşıya getirir.

Meselâ: “Anarşi” bahanesi veya gerekçesiyle darbe yapan 12 Eylül Cuntasına alkış tutan ve 82 Darbe Anayasasına da EVET diyerek vargücüyle bunlara destek verenlere göre, asıl düşman “Sağcı ve solcu anarşistler” idi.

Kiminin “Faşist” dediği sağcılar ile “Komünist” diye nitelenen solcuların, gerçekte ne olup olmadığı—hâlâ—şüpheli ve tartışmalı iken, 12 Eylül Darbesini yapan cuntanın ise “Kemalist” olduğunda şek, şüphe, tereddüt yoktur. Dahası, o zavallı sağcı ve solcuları “Darbenin olgunlaşması için” maşa gibi kullananların, yine aynı darbe cuntası olduğu âşikârdır.

Peki, bu durumda asıl ve amansız “düşman” kim oluyor? Yani, attığı oku takip edilecek olan düşman kim?

Kardeş kanı akıtıp duran şu kandırılmış zavallı sağcı-solcu maşalar mı? Yoksa, katıksız Kemalist olan cuntacı darbeciler mi?

1980’lerin muhakemesizleri, Kemalistlerin ve Masonların marifeti ile anarşiye bulaştırılmış olan sağcılar ile solcuların attığı HAYIR oklarına bakarak, Darbe Anayasasına EVET dediler.

Böyle yapmakla, hem kendileri zokayı yuttu, hem de demokrasinin ve hür iradenin zıpkınlanmasına sebebiyet verdiler.

35 senedir, ne onlar yuttuğu zokayı çıkarabildiler, ne de millî iradeye vurulan zıpkın çıkarılabildi.

* * *

Gelelim günümüze... İşine gelmediği zaman âyet ve hadislerin mesajına bile kulak asmayan “menfaat üzerine dönen siyaset”çiler, işine gelince, makbul bir zatın bir sözünü alır, aslî mecrasından çıkarır ve onu çarpıta çarpıta bayraklaştırma vartasına düşer.

İşte, maalesef şimdilerde böylesine kriminal bir vak’a ile yeniden karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz.

Aynı fâsid zihniyet, istediğine dost, istediğine düşman diyor. Dahası, zaman içinde tamamen keyfine göre bunların yerini değiştiriyor ve seni de aynı patolojik vaziyete düşürmeye çalışıyor.

Ama, akıl ve muhakeme sahiplerinin buna direnmesi, teslim olmaması, hatta üstüne gidip söylenenleri sorgulaması lâzım. İşte, size bir demet sorgulama örneği.

* * *

S: Ey çarpıtma ustası! Senin düşman dediğin İsrail mi? Onun attığı oka mı bakmalıyız?

C: Ama, görüyoruz ki, hiç gereği bile yokken, en üst perdeden “İsrail, Türkiye’nin ve Türk halkının gerçek dostudur” ilânatını yapıyorsunuz.

S: Senin düşmanın Kemalistler mi? Onların okuna mı bakmalı?

C: Lâkin, bakıp görüyoruz ki, sırıtan bir yaranmacılıkla “Atatürk olsa EVET derdi” savunması içindesiniz.

S: Senin düşmanın Kürtçüler mi?

C: Oysa, Çözüm Süreci tiyatrosunda, İmralı’da övünçle yapılan ekstra hizmetler gibi, devletin hâkim ve savcılarının tâ sınır kapılarına kadar götürülmeleri de unutulmadı. Keza, Dolmabahçe Protokolü kimin eseri?

S: Senin düşmanın Türkçüler mi?

C: Bu cenahta sergilemiş olduğun gel-gitlerden artık başımız döndü.

S: Senin düşmanın Putin, Esed, Sisi, Malikî gibi adamlar (Merkel gibi madamlar) mı?

C: Bu cephede de kesinlikle istikrarlı bir istikametin yoktur. Öyle ki, aynı sene içinde bile “dost ve düşman” kategorisindeki kişiler birden değişiveriyor.

S: Senin düşmanın Gülen mi?

C: Oysa, saltanatınızın ilk 11 yılında en yakın dost ve müttefik idiniz. Hatta, en sâdık adamlarınızın bile, onun hakkında saatlerce süren medihnâmeleri var.

S: Senin düşmanın biz miyiz?

C: Gayet iyi biliyorum ki, sen bizim takvâmıza, salâhatimize değil, siyasî tavrımıza ve oy tercihimize bakarak dost veya düşman sınıfına dahil ediyorsun. Öyle ki, şeytanı melek, meleği şeytan gibi görecek derecede.

İşte biz, böylesi bir zihniyetin “dost-düşman” tarifine asla itibar etmiyoruz; hatta “Euzubillahimineşşeytâni vessiyaseti” diyerek ondan şiddetle kaçıyor ve kaçınıyoruz.

@salihoglulatif: Şeytanî siyasetin nazarında, partisine oy veren DOST; muhalif taraftaki ise DÜŞMAN... Bu fâsid kıyasla "düşman oku"nu takip eden, hak ehlini bulamaz.

Okunma Sayısı: 7527
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A.AYDIN

    2.4.2017 01:12:03

    NUR TALEBELERİ DÜŞMAN OKLARINA BAKARAK KIBLE TAYİNİ YAPMAKTAN MÜSTAĞNİDİR. Onlar "güneşe" bakar, kıbleyi bulur!

  • Orhan Ali YILMAZ

    1.4.2017 20:43:55

    Cay-ı İbret... Düşman Oklarını takip eden Hz. Aişe'nin adamları Hz. Ali'nin en yakın ashabını vurdular Cemel'de.. Düşman Oklarını takip eden Yezid'in adamları Kerbelâ'da Hz.Hüseyin'i ve de Ehl-i Beyt'i vurdular.. Ama kazanan hep İbn-i Sebe'ler oldular...

  • Bilgin Alpay

    1.4.2017 14:10:52

    Attiginiz bu ok gercekten hedefini buldu Allah sizden razi olsun kaleminize Kuvvet

  • Tevekkeltu alallah

    1.4.2017 12:31:15

    Sayın; M. latif SALİHOĞLU En ince ayrıntısına kadar vaktini saatini salisesine kadar herşeyi en güzel şekilde bizim lehimize ayarlayan Latiful Habir RABBİIM"ımızın Latif bir kulu olarak güzel ve vaktinde özet bir yazı yazmışsınız tebrik ederim. Yazınızın her bir cümlesi ve paragrafı alıntı yapmaya değerdir. O yüzden hepsini kopyalayıp yapıştırsam buraya sığmaz Vallahi Latifun Habir sizi ve sizin gibileri ödüllendirsin değerli Müslüman Din Kardeşim. RAHİM u RAHMAN bizlerin gönüllerince sürür verdi sizlerin var olduğunuzu bilmek vesilesiyle sizlerin de gönüllerince sürür versin. Sizlerin" İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve, imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir." düsturunda İslamın bir Serhadı gibi Tevekkeltü Alallah deyip hareket etmeniz sizlerinde hakiki imanı elde etmemizi sağlıyor Hak katında şahidim ALLAH sizlerden razı olsun

  • Osman Yıldırım

    1.4.2017 10:00:51

    Allah razı olsun Latif Bey, kalemine yüreğine saglik.tam dört dörtlük bir cevap. Gerçektende günümüzde yaşananlar izah ettiginiz hadiselerdir. 12 Eylülde yaşanan hadisenin aynısını yaşamaya karar vermişler başkalarında yanlarına ortak etmeye gayret ediyorlar ama elhamdülillah Yeni Asya nin sahs-i manevi den almış olduğu net tutum sayesinde bunlarda aşılacaktır inşallah.

  • Abdullah TUNÇ

    1.4.2017 09:21:10

    Siyasi arenada,dost düşman tarif ve tasnifinde bir kısım dostların düştüğü vartalar,girdaplar ve bunların hali pürmelalini net olarak ortaya bu koymuş bir yazı.Siyasi düşünce ve eğilim noktasında ne kadar perişan oldukları,dehşetli bir sapmanın içinde bulundukları,ne kadar sinsi bir oyunun parçası haline geldikleri açıkça bu yazı izah ediyor.Eğer muhakeme-i akliyeyi doğru çalıştırmaz,içtima-i ve siyasi meseleleri doğru tahlil etmez ve Nur'un şaşmaz ölçülerini doğru anlamaz ve hayata doğru tatbik etmezseniz,siyasetin derin çukurlarından,kurtulamazsınız.Bu yazı,körü körüne siyasi tavır ortaya koyanların üzerindeki hicap perdesini kaldırmıştır. Gelsinler, bu yazıdaki sorulara doğru cevap versinler.Nasıl bir yanılma ,aldatma ve sapmanın içinde bulunduklarını ibretle görsünler,ayılsınlar ve kendilerine gelsinler ve siyasette istikameti bulsunlar. Bu yazı bir feraset ve basiretin ürünüdür. Siyasetin karanlık noktalarını aydınlatan bir projektör,bir klavuz dur.Tebrikler sevgili yazarımız.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı