Kıbrıs’ın tarihi üzerinde derin izler bırakan iki önemli zafer var.
BİRİNCİSİ: 1571’de Sultan II. Selim’in fermânıyla gerçekleştirilen adanın umumi fethi. Kıbrıs Fatihi olarak da bilinen Sultan (Sarı) Selim’in vefat tarihi 15 Aralık 1574.
İKİNCİSİ: Dört yüz yıl kadar sonra 1957’de Demokrat Partinin diplomasideki zaferinin bir eseri olarak, Kıbrıs adasını bütünüyle ilhak (ENOSİS) etmek isteyen Yunanistan’ın egoistçe olan tezinin, BM Genel Kurulu tarafından reddedilmesi. Bu meseledeki red kararının tarihi 15 Aralık 1957.
Şimdi, bu iki mühim hadisenin gelişme seyrine bakalım.
*
Meşhûr Hürrem Sultan’ın oğlu olan Sultan II. Selim, Mayıs 1524’te doğdu, 15 Aralık 1574’te vefat etti.
Babası Kânûnî Sultan Süleyman 1566’da vefat ettiğinde Kütahya’da sancakbeyi idi. Gizlenen vefat hadisesinden günler sonra İstanbul’a geldi. Ardından, babasının cenazesinin bulunduğu Belgrad’a gitti. Cülûs merasimi de orada yapıldı. Resmî merasimlerin ardından babasının yerine tahta oturdu.

Onun saltanatı döneminde muhtelif memleketlere bazı seferler düzenlendi. Meselâ Yemen’e, Rusya’ya, Endonezya’ya, Kıbrıs’a, İnebahtı’ya…
*
Sarı Selim zamanında yaşanan en mühim hadiselerden biri Kıbrıs’ın fethidir.
Adanın Osmanlıya bağlanması için, padişah ile üst rütbeli paşalar aynı fikirde ittifak halindeydi. 1571’de Şeyhülislâm’dan alınan fetvâdan sonra, Venedik Krallığının elinde bulunan Kıbrıs adası üzerine bir “Sefer–i Hümayûn” düzenlendi.
1 Ağustos’ta ada tümüyle fethedilerek Osmanlı’ya bağlandı.
Ne var ki, nüfuslandırma hususunda bazı hatalar işlendi. O tarihten itibaren Kıbrıs, adeta bir “sürgün adası” haline getirildi. Ada, yine de tâ 1878’e (93 Harbine) kadar Osmanlı idaresi altındaydı. Bu tarihten sonra Kıbrıs’ın idaresi-işletmesi İngiltere’nin eline geçti. İngiliz siyaseti, burayı adım adım Rumlaştırmak suretiyle, adanın demografik yapısını başkalaştırdı.
Demokratların Kıbrıs zaferi
İktidara geldiği 1950 yılından beri Kıbrıs meselesini yakından takip eden DP hükümetleri, tâ 1959 yılı sonlarına kadar aynı performansı sergiledi ve bunda da çok büyük başarılara imza attı.
Kıbrıs’ı işgal ve ilhak atraksiyonlarından bir netice alamayan Yunanistan, meseleyi 1957’de BM’ye götürdü. BM Genel Kurulunda yapılan görüşmeler neticesinde, 15 Aralık günü alınan karar ile Yunanistan’ın tezi kesin bir dille reddedildi. Böylelikle, Türkiye’nin eli daha da güçlenmiş oldu.
Şubat 1959’da Zürih’te buluşarak Kıbrıs’ın devletler arası hukukî statüsünü belirleyen Türkiye ve Yunanistan hükümet başkanları, hemen ardından bu durumu pekiştirmek ve sağlama almak maksadıyla Londra’da yeni bir toplantı yapma kararına vardılar.
Başbakan Menderes’in bindiği uçağın Londra yakınlarında yere çakıldığı 1959’daki son görüşme masasına İngiltere temsilcisi ile Kıbrıs’taki Türk ve Rum cemaatlerinin liderleri de dâvet edildi.
İşte, en büyük diplomatik zafer de, bu toplantı esnasında elde edildi. Türkiye için garantörlük, ittifak, yardım, adada asker bulundurma ve gerektiğinde müdahale etme hakkı tanıyan bu antlaşma, o tarihten sonra ve halen de uluslararası hukukî geçerliliği olan yegâne dayanaktır.