"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Lozan’a Orbay gitmek istiyordu

M. Latif SALİHOĞLU
16 Temmuz 2020, Perşembe
Millî Mücadelenin mühim kahramanlarından biri olan Hüseyin Rauf Orbay, 16 Temmuz 1964’te İstanbul’da vefat etti.

31 Mart Vak’asından sonra (1909) Hareket Ordusu tarafından Hurşit Paşa riyasetinde kurdurulan Divan-ı Harb-i Örfî Mahkemesi’nde de üye olarak vazife yapan Orbay’ın, Üstad Bediüzzaman ve diğer bazı şahsiyetlerin beraat etmelerinde, hiç olmazsa idamdan kurtulmalarında inisiyatif kullandığına dair bir kanaat var.

Osmanlı döneminde devlet hizmetinde büyük yararlılıklar gösteren ve Balkan Savaşlarındaki başarılarından dolayı kendisine “Hamidiye Kahramanı” nâmı verilen Rauf Bey, 22 Haziran 1919’da ilân edilen “Amasya Tamimi”ne imza koyan önemli şahsiyetlerden biridir. 

Daha sonra düzenlenen Erzurum ve Sivas Kongreleri’ne de katılan, hemen ardından Ankara’da teşkil edilen yeni hükûmette mühim görevler üstlenen Rauf Orbay, bilhassa I. ve II. Lozan görüşmeleri sürecinin tamamını içine alan o kritik dönemde (1922-23) Başbakanlık (İcra Vekilleri Heyeti Reisliği) görevinde bulundu.

***

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nda Osmanlı hükümetini temsil eden Orbay, Başbakan olduğu esnada (1922-23) düzenlenen Lozan Konferansı’na da Ankara Hükümeti temsilcisi sıfatıyla katılmak istedi; ancak, buna M. Kemal mani oldu. “Sen orada kendi kafana göre hareket edersin; İsmet ise, benden habersiz hareket etmez” diyerek, Orbay’ın teklifini geri çevirdi. (NOT: Kâzım Karabekir’in de bu yönde bir teklifte bulunduğu ve yine aynı tarz bir cevap ile teklifinin reddedildiğine dair rivayetler var.)

Gerçekte, Orbay en liyakatli şahsiyetlerden biriydi. Çünkü, Lozan’da yapılacak olan ant- laşma, aynı zamanda Mondros Mütarekesi’nin devamı ve nihaî sureti konseptinde olacaktı. Bu açıdan bakıldığında, Orbay, öncelikli bir diplomat olarak görülüyor.

***

Türkiye’de en üst seviyede askerî ve siyasî görevlerde (Bakanlık, Başbakanlık, Meclis İkinci Başkanlığı...) bulunmuş olan Orbay, Lozan’daki gelişmelerle ilgili olarak şunları kaydediyor: “İsmet Paşa, anlaşıldığına göre, Lozan’da İngilizlerle bir çeşit gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul Yahudi Hahambaşı Haim Naum Efendinin telkinleriyle, Hilâfetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye’de devamına müsaade edilmeyip, derhal kaldırılması fikrini tamamıyla benimsemiş bulunuyordu.” (Feridun Kandemir, Hatıraları ve Söyleyemedikleri ile Rauf Orbay, s, 96-97)

***

Rauf Orbay, aynı zamanda 1924’te siyaset sahnesine çıkan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurucularındandır. Bir sene sonra partileri kapatıldı ve Şeyh Said Hadisesi onlara fatura edilmeye çalışıldı.

Rauf Orbay’ın adı, bilâhare (1926) muhayyel İzmir Sûikastı’na da karıştırıldı ve (hasta olup Avrupa’da tedâvi gördüğü için) gıyabında yargılama yapıldı.

Orbay’ın yeğeni Zafer Orbay, bu konu hakkında şunları söylüyor: “Baştaki paşalar, ülkede yeni bir yönetim istiyor. Bu sebeple muhalif partilerin kurulmasına da müsaade ediliyor. Ancak, niyet başka. Meselâ, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması için birçok komplo hazırlandı. Bunlardan bir tanesi de İzmir Sûikastiydi.” (Aksiyon, sayı 574; 05.12.2005)

Son olarak, 1948’de Fevzi Paşa’nın fahrî başkanlığında kurulan Millet Partisi’ne girmesi için gelen dâvete merhum Orbay’ın vermiş olduğu manidar cevabı aktaralım...

MP’nin Fahri Başkanı Mareşal Çakmak’ın “selâmı” ile Rauf Orbay’a giden ve onu birlikte siyaset yapmaya dâvet eden Osman Bölükbaşı’ya Rauf Orbay şu cevabı verir: “Mareşalin emrinde bir nefer olmak, benim için bir şereftir. Ancak, ben bir kere siyasete (1925 TCF) girdim. Onda da nâmusumu ve canımı zor kurtardım. Teveccühünüze teşekkür ederim. Ama, politika mı? Allah korusun, bir daha girmem.’’ (Yeni Şafak, 23 Mayıs 2005)

Orbay’ın bu noktada en çok çekindiği kişi İsmet Paşa’dır. Geçmişte, onun ihanetine uğradığını düşünüyor.

Orbay’ın kanaatine göre, hiçbir suçunuz olmasa dahi, İsmet Paşa ne yapar eder, sizi hiç ummadığınız bir şeylerle suçlar, hatta suç icad eder de sizin hayatınızı Cehenneme çevirir.

Evet, Rauf Orbay, görüp yaşadıklarından anladığı ve kendisi için çıkarmış olduğu en önemli ders budur: İsmet Paşa hayatta iken, siyasete hiç girmemek, hiç bulaşmamak.

Son not: İsmet Paşa ile siyaseten iki lider başa çıkabilmiş: Adnan Menderes ve Süleyman Demirel.

Okunma Sayısı: 3987
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    16.7.2020 11:34:45

    Allah razı olsun.Tarihte üzeri örtülmek,gelecek nesillere kendi görüş ve davranışlarını haklı gösterecek,yeni nesillerin aklını iğfal edenlere karşı bu hakikatleri yazıp tarihe not düşerek büyük bir hizmeti ifa ediyorsunuz. Allah sizleri istikamette ve hizmette daim etsin.Rabbim ayağınızı taşa sürttürmesin.

  • Fatih

    16.7.2020 11:19:17

    Üüstadımızın idamdan kurtulmasında insiyatif kullandığına kanaat getirilen bu zat Hurşit Paşanın riyasetindeki 1. Divanda üye değilken bunu.nasıl yapmış olabilir? Yüzbaşı Rauf Bey. 2.Divanda üye idi. Bildiğiniz gibi tarih kanaat üzerine inşa edilmez hürmetlerimle.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı