Senelik izinler, genellikle durgun yaz mevsiminde kullanılır. Bizim de arzu ve beklentimiz bu yönde. Ne var ki, çeşitli sebeplerle bunu bazen mümkün kılamıyoruz. İzin dönemi, mecburiyetle sonbahara sarkıyor. Tıpkı, geçen yıl ve bu sene olduğu gibi...
“Ehl-i kitap” olarak bizim için kitap okumak, bütün zamanların en güzel alışkanlıklarından biri. İzin-tatil döneminde ise, sâir günlere nazaran daha çok okumayı tercih ediyoruz. Bunun ziyadesiyle faydasını görüyor ve rûhen de hissediyoruz.
Bazen öyle oluyor ki, defaatle okuduğunuz aynı bahsi yeniden ve tekrâren okuduğunuzda, dünyanıza yeni bir pencere açılıyor, ruhunuz teneffüs ediyor, dinginleşen lâtifeleriniz yeniden cilâlanıp feyizlenerek rahatlamaya başlıyor.
Bol bol kitap-tefsir-risâle okuyarak zihnen ve fikren rahatlamak veya dinlenmek mümkün. Ancak, bununla iktifa etmemeli. İnsanın ruhen olduğu kadar bedenen de dinlenmeye ihtiyacı var. Bu ihtiyacı ise, bol yürüyüşler yaparak, temiz havada, mümkünse deniz kıyısında, nehir kenarında, orman içinde, yahut kırlık alanlarda tenezzühe çıkıp gezintiler düzenleyerek temin etmek pekâlâ mümkün.
İnsan, türlü duygu ve cihazlarla donatılmış komplike bir varlık. Meşrû daire içinde kalarak, herbir âzâ ve duygunun fıtrî ihtiyacını karşılamaya çalışmak, şüphesiz en doğru ve en ideal bir hayat tarzı.
İşte, o meşrû sınırların çerçevesi içinde kalarak yaşamak ve hayatını ona göre şekillendirmek lâzım. Haliyle, mevcut şartlar ve imkânların elverdiği ölçüler içinde.
“Yeniden Bismillah” diyerek başladığımız bu yeni sezonda da, feyiz ve bereket yüklü mevzularda buluşmak ve muhabbetle kaynaşmak dileği ve duâsıyla...
DEPREME KARŞI TEDBİR
Beklenen muhtemel depremler konusunda, siyasî aktörlerden çok, bu sahada uzmanlaşmış ilim insanlarına kulak verilmeli. Usandıran siyasî polemiklerin, deprem musîbetine karşı korunmaya ve gereken tedbirleri almaya hiçbir faydası olmadığı gibi; aksine, ülkeye ve millete büyük zararı var.
GÜNÜN TARİHİ 07 Ekim 1936
Son Sadrâzam...
Türkiye ve dünya tarihi itibariyle unutulmaz derecede öneme sahip bazı günler var. İşte, 7 Ekim tarihi de o önemli günlerde biri. Bir kısmını kısaca hatırlatarak devam edelim.
1571: Osmanlı donanması İnebahtı’da (Mora) bozguna uğradı.
1908: Bosna’dan sonra Girit Adası da elden gitti. Bosna’yı ilhak eden Avusturya’ya karşı Harb-i İktisadî ilân edildi.
1917: Rusya'da 7 Ekim devrimi. Bolşevikler, 370 yıllık Çarlık rejimini yıkarak yerine komünist bir rejimi ihdas ettiler.
1923: Bir gün önce ölen son Sadrâzamlardan Damat Ferit’e Fransa’da cenaze merasimi.
1966: Koç şirketi tarafından üretilen otomobile Anadol ismi verildi. Bu markanın üretimine 1984’te son verilmiş oldu.
* * *
1936: Son Osmanlı Sadrâzamı Ahmet Tevfik Paşa İstanbul’da hayata vedâ etti. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin 215'inci Sadrâzamı olan Tevfik Paşa’nın mezarı Beşiktaş'taki Yahya Efendi Kabristanı’ndadır.
Tevfik Paşa, son Padişah Sultan Vahdeddin gibi, Sultan Abdülhamid ve Sultan Reşad dönemlerinde de mühim devlet hizmetlerinde bulundu: Büyükelçilik, Hariciye Nâzırlığı ve Sadrâzamlık... Toplam dert kez Sadrâzamlık makamına getirildi. Son istifasını, Saltanatın kaldırıldığı 1 Kasım 1922'den üç gün sonra verdi. İşgal döneminde İstanbul'da ve Padişahın safında görünmekle beraber, Millî Harekâta muhalif değildi.
Son derece halim, selim, tecrübeli bir devlet adamıydı. Bu meziyetleri sebebiyledir ki, Saltanat merkezinin başı her sıkıştığında, müracaat edilen ilk şahsiyet olmuş ve Sadrâzamlık makamına getirilmiş.