"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatta gayesizlik yoktur

Harun SÖZLER
04 Kasım 2025, Salı
Kâinatta hiçbir şey gayesiz değildir. Üç günlük ömrü olan bir arı, doğar doğmaz bir gayeye hizmet eder.

Güneşle birlikte çalışmaya başlar, çiçekten çiçeğe uçar; bal toplar, nektar taşır. Görünürde gayesi, kovanını yaşatmak ve üzerine düşen vazifeyi yerine getirmektir. Oysa bu, sadece zahirî bir gayedir. Bu gayeyi mana-yı ismiyle bakanlar görür; yani varlığa kendi adına, kendi hesabına anlam yükleyenler.¹

Fakat bu zâhirî gaye, daha yüksek ve derin bir gayeye hizmet eder: O küçücük böceğin eliyle, mucizevî bir gıda olan bal meydana gelir. Ancak bu da son merhale değildir; zira balın oluşması dahi zahirî bir gayedir.

Örneğin güneş… Her sabah doğar, âlemi aydınlatır; ısıtır, yeşertir, hayat verir. Zahirî gayesi yalnızca dünyayı ısıtmak ve canlılara enerji sağlamaktır. Oysa mana-yı harfîyle bakmak tüm gayeyi değiştirir. O zaman güneşin, Kudret’in bir memuru, Rahmet’in bir hizmetkârı olduğu anlaşılır. Ziyasının her zerresinde Nur ismi, hararetinde Rezzak ismi, yörüngesindeki nizamda ise Hakîm ismi okunur.

Güneş, kendi ışığını değil; Rabbinin nurunu taşır. Yani o da tıpkı arı gibi, kendi varlığını değil, var edenini gösterir. Onun asıl gayesi ısıtmak değil; ısısı üzerinden İlâhî rahmeti ilan etmektir. Bu yüzden bir damla bal ile bir güneş ışını arasında fark yoktur: İkisi de gayesiz görünse de gayenin tecellisidir.

Bakteriden galaksilere kadar her şey, gayeye kilitlenmiş bir intizam içindedir. Bir bakterinin mikroskobik bedeninde bile şaşmaz bir düzen vardır: O, yaşadığı ortamın dengesini korur, çürüyeni dönüştürür, yeniliği var eder. Kendi bilinci yoktur ama bir kanuna ve emre göre hareket eder. Atomlar da öyledir; içlerinde dönen elektronlarıyla mini bir kâinat gibidirler. Her biri belirli bir ölçü ve hızda döner, asla sınırını aşmaz. Bu düzen, gayesiz bir tesadüfün değil; hikmetli bir iradenin eseridir.

Kâinattaki tüm mevcudatın bir gayesi vardır. Peki, Allah’ın bu zâhirî gayeleri İlâhî gayelere hizmet ettirmesindeki asıl gaye nedir? Neden varlıklar, birbiri ardınca gayelerin merdiveninde yükselir?

Bu sır, “Ben gizli bir hazine idim; bilinmek istedim, mahlûkatı yarattım.” kudsî hadisiyle beyan edilmiştir.²

Peki insan, bu gayeler zinciri içinde nasıl başıboş ve gayesiz olabilir? “İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır?”³

İnsan, kâinatın gayesini doğrudan bilemez; çünkü kâinat çok geniştir, sırlarla doludur. Ancak kendi yaratılış gayesini bilirse, bu gayeyi kâinatın genel gayesiyle ilişkilendirerek bir anlam çıkarabilir. Eğer insan kendi gayesini inkâr ederse, yani yaratılış hikmetini görmezden gelirse; kâinatın sesine de sağır olur.⁴

O hâlde insanın en yüce gayesi Marifetullah (Allah’ı tanımak) tır. Bu, Muhabbetullah (O’nu sevmek) ve o da İbadetullah (O’na kulluk etmek) beraberinde getirir. Böylece insanın yaratılış gayesi hâsıl olur.⁵

Dipnotlar;

1- Mesnevî-i Nuriye, Katre, 1. Bab

2- Süyûtî, ed-Dürrerü’l-Müntesire, s. 125; Ali el-Kârî, el-Esrârü’l-Merfûa, s. 273

3- Kıyâme Suresi: 36.

4- Sözler, 23. Söz, 2. Mebhas

5- Zâriyât Suresi: 56. 

Okunma Sayısı: 281
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı